‘’Yağmurlu Meydan’’

SOĞMATAR

Urfa’nın belki de en sihirlisi?

Çok az kişinin bildiği bu yere ulaşanlar şanslı. Pek çok gezi rotasında bulunmaz ‘Soğmatar’. ‘Urfa’nın az bilinen önemli yerlerinden.

‘Urfa’; malum demografik olarak çok çeşitli bir halk yapısına sahip. Türk, Kürt, Arap birlikte yaşıyor.

‘Soğmatar’ Arap ve Kürt köylerinin tam da kesişme noktasında. Hakim noktada Araplar var!

‘Soğmatar’a kesinlikle araç ile gelinecek. Köy ilkokulu bahçesine park edip asıl rotada yürünecek. Şahit olunanlar çok şaşırtıcı olacak bu kesin. Öncelikle uzunca ve yukarı doğru tırmanış ile bir kaya oluşumuna varılacak. Bembeyaz bir taban, kalkerli gibi.

Buralara gelirken rehberinizin ehil bir kişi olması şart.

Ve baştan beri ziyaretçilere eşlik eden kokartsız rehberler; köy çocukları! Kimi zaman zaman sayıları onları yirmileri geçiyor. Yöre ile ilgili kısmi bilgileri dilleri döndüğünce anlatırken, utanarak bir şeyler de vermeye çalışıyorlar ve karşılığında harçlıklarını kazanma telaşındalar. Bu bazen yerel bir taş, bir oyma kaya parçası bazen ise bir çiçek…  

Soğmatar’a gidenler, buranın her daim açık güneşli bir havaya sahip olduğunu söylese de, çocukların o ayazda kimi zaman sandaletle, bazen çıplak,  çorapsız oradan oraya koşturmaları, insanın içini acıtıyor!  Ancak sonra rehberimizin uyarılarını dinliyoruz. Bu çocukların aileleri dönümlerce topraklara sahip kişiler! Peki bu fakir görünüm neden? Zengin bir aileye mensupsa bu çocuklar, üç otuz para için sürüler halinde neden ziyaretçilerin peşinde koşsun?

‘Soğmatar’; ‘Yağmurlu’ köyü. Urfa’ya yaklaşık 80 km. Harran’a ise 40 km. civarında.

‘Yağmurlu’ ismi nereden geliyor? ‘Soğmatar’ ne demek! Kökeni Arapça. Sou, sup ya da soğ; çarşı manasında! Matarise su, aslında yağmur demek. Yağmur çarşısı gibi çevrilebilir.

‘Tektek dağları’ eteklerinde bu sihirli yer!

Başka bir söylemde de, dönem kralı ‘Somon’un adı ile özdeş olduğu ve kralın kızına adadığı bir yerleşim olduğu? Bu tip yerlerde sayısız rivayet ile karşılaşırız her zaman. Burada da daha başkaları da var.

Yerleşimin asıl özelliği Ay tanrısı ‘Sin’!

Burası Ay’a tapanların en özel yeri!

Söz ettiğimiz o kısmen sıkıntılı, yokuşlu kayalık güzergahtan geçerek ulaşılan ilk stepte ‘Ay’ tanrısı ‘Sin’in kayaya oyulmuş rölyefi sizi bekliyor! Hiçbir koruma olmadan yüzyıllardır o kaya oyuğunda!

‘Sin’i biraz açmak gerekirse! Ay’ın farklı zamanlardaki farklı biçimde görünümü, tarihte pek çok kavmi etkilemiş.

Ve onun bir tanrı olarak algılanmasına yol açmış. ‘Sin’e Ay’ın dünyadaki yansıması diyelim kısaca. Hilal, yarım ay ve dolunay gibi genelde üçlü halde ele alınan şekilleşme, geçmişte hatta bugün bile insanlığı etkilemiş. Karanlık dünyanın yansıması denmiş Ay’a! Güneş ise tabi tam aksi, aydınlık dünya.

‘Soğmatar’da Ay tanrısı ‘Sin’in hemen yanında bir kaya oyma tasarım daha var. Başının üzerindeki ışıltılara atfen buna da güneş tanrısı deniyor ya da öyle kabul ediliyor! ‘Şamaşur’ ya da ‘Şamasır’ dendiği söyleniyor! Bir başka not ise, ‘Pagan’ kültüründeki ’Marallahe’ yani Tanrıların Efendisi olabileceği?

‘Yağmurlu köyü’nde kalınacak bir yer hatta ihtiyaçları giderecek bir bakkal dahi yok.

Köy muhtarlığının ve okul yönetiminin misafirperverliği, bu olumsuz koşulları iyileştirebilir. Ne var ki, buralara gelenler her açıdan tedbirli davranmalı.

‘Yağmurlu’nun başka sihirleri var! Genel olarak hava hep açık ve berrak; daha da önemlisi burada Güneş ve Ay aynı anda görülebilir! Elbette bu özellik başka yerlerde de var. Ben sayısız kez rastladım. Fakat ‘Soğmatar’da ki dolunay, diğer yerlerdekinden çok başka. Dolunay tabi her yerde muhteşemdir ama, bir de burada yaşayın derim!

Kaya oluşumları üzerindeki ‘Ay’ ve ‘Güneş’ tanrılarının tasvirlerini de geride bırakarak yürümeye devam ediyoruz. Yerdeki taş kütlelerine kazınmış ‘Süryanice’ veya ‘Asuri’ dilinde yazılmış kitabeler bugün bile çok net. Her türlü iklim koşullarına direnmiş. 32 adet olduğu söyleniyor!

Ayağınızın altında yüzyıllık kitabeler ve karşınızda sonsuz boşluk. Böyle bir coğrafya!

Sipiritüel düşünce sahipleri dönem dönem burada toplanıp bu sihirli dünyayı tıpkı geçmişte olduğu gibi yaşamak adına çeşitli buluşmalar gerçekleştirmişler! Ayinler düzenlemişler! Belki hala da zaman zaman sürüyor!

Sabah erken saatlerde güneş doğarken bu sihre ait olmak tabi özel! Ama asıl sihir gece de! Ay’ın çeşitli zamanlardaki üç hali ile ilişkili olarak yüzyıllar öncesinde ibadet törenleri, hava kararıp Ay kendini buraya gösterdiğinde olurmuş! İbadet töreni öncesi tanrılara, kutsal alanlara çeşitli yiyecekler bırakılır; ayin sonrasında da kutsandığına inanılan bu yiyecekler yenirmiş!

Sonsuz bir çoraklığın ortasında yer alan ‘Soğmatar’da bu denli derinlik, zenginlik neden? Bunun gizemi ne?

En tepeye çıkılıp köy yönüne dönüldüğünde, çok uzaklarda çeşitli yıkıntılar kimi yarım yapılar görülecek. Elbette zamana direnememişler. Bunlar tapınak kalıntıları. Yarım ay şeklinde dizilmiş o dönem bilinen gezegenlere adanarak isimlenen küçük tapınaklar! Yedi adet! ‘Merkür’den ‘Venüs’e, ‘Uranüs’ten ‘Satürn’e!

Sağlam spor ayakkabılarla kaya tırmanışları sonrası bunlardan bazılarını yakından görmek olası! Ama çok bir şey yok! Ancak o sipirütüel havayı koklamak adına tabi görülmeli!

‘İbnü’n-Nedim’in ‘El Fihristi’ eserinde söz ettiklerinde de bölge önemine dikkat çekiliyor.

Yerleşke, ne yazık ki tüm bu sihrine karşın arkeolojik çalışmalardan nasibini alamamış.

Benzer her bölgemizde olduğu gibi ‘Soğmatar’da da yabancı araştırmacıları görüyoruz. 1953 de ‘J.B. Segal’…1971’de ‘H.J.W.Drijvers’ ve devamında da ‘J.F. Healy’… Peki yerli arkeologlara, araştırmacılara neden rastlayamıyoruz?

Son yıllarda az da olsa var! Ama yüzey araştırması seviyesinde! Bu çalışmaların sürecinde, 100 civarı kaya mezarı ortaya çıkarılmış. Evet buranın bir bölümü ‘Nekropol’! Ancak ne yazık ki kaç kişi biliyor bu olguyu!

Elbette çok az! Özellikle konu ile ilgili yabancı turist gruplarının bundan etkilenmemesi mümkün değil. Çok ciddi bir turizm destinasyonu; tüm bu özellikleri ile ‘Soğmatar! Ne yazık ki hemen hiç yararlanılmamış bundan?

‘Yağmurlu köyü’ sakinlerinde, hatta bize eşlik eden çocuklarda bir sükûnet, sessizlik, tabi saygı ve geleneksellik hakim. Bu hemen belli oluyor. Doğdukları ve yaşadıkları bu ilginç coğrafyanın bir yansıması mı acaba? Az konuşuyorlar. Utanıyorlar. Coşkulu kalabalıklarına rağmen, çocuklar içten içe sessiz! Daha da ötesi birbirleri ile bile iletişimleri az. Çekingenler; pek çok şeyden?

Köy, 15-20 haneli. Ve evler civarda bulunan tarihi taşlar ile yapılmış!

‘Sabi’ler; yıldızlara, burçlara tapanlara denir! Bölgenin bu anlamdaki merkezi ‘Soğmatar’;  bazılarının deyişi ile ‘Supmatar’ olmuş zamanla! Söylemler farklı gelmesin, dillere veya lehçeye ilişkin farklılıklar var!

Bölge tarihi ile ilgili bilgiler çelişkili!  I.O. 3 binlere kadar gittiği düşünülüyor. Erken Tunç Çağına denk gelme durumu. ‘Asur’luların ve ‘Sümer’lerin buralarda ilk yaşama adlarını yazdırdıkları rivayet. Ancak kesin kaynaklar yok bunu doğrulayacak! Detaylı araştırmalar ortaya koyacak!

Şimdi gidiyoruz ‘Pognon’ mağarasına! 

Fransız kökenli bu kişi ‘Pognon’; ülkesinin Bağdat veya Halep büyükelçisi! Tarihe meraklı ve bu coğrafyanın da sempatizanı! Belki de rastlantı eseri bugün bile adı ile anılan mağarayı keşfediyor.1900’lerin başı. İç zenginliklerle dolu bu mağara aslında ‘Sin’ tapınağı!

‘Pognon’ mağarası sözünü ettiğimiz tanrı rölyeflerinin bulunduğu yerin yakınında!

I.O. 14.Y.Y.’da, ‘Hitit’liler ile ‘Mittani’ler arasındaki anlaşma, Ay tanrısı ‘Sin’in huzurunda imzalanmış. Keza ‘Asur’ Kralı da tacını ‘Sin’ tapınağında giymiş!

Bölgedeki ‘Ay’a tapma, ‘Mısır’ kökenli ‘Fatimi’lerin 11.Y.Y.’da son tapınağı yıktıkları tarihe dek sürmüş!

Kutsal tepenin karşısında yer alan gezegenlere adanmış tapınaklardaki ayinlere ilişkinde çok ilginç bilgiler var! Tabi bunlar daha modern zamanlara ilişkin.

‘Jüpiter’e adanan tapınak, Perşembe günleri ziyaret edilirmiş. İnsanlar yeşil giysiler giyer ve yanlarında zeytin dalı götürürlermiş.

‘Mars’ tapınağı Salı günü ziyaret edilir, kızıl ya da kırmızı giysiler giyilirmiş. Ogün hiçbir iş yapılmazmış!

‘Satürn’ tapınağı Cumartesi günü ziyaret edilir ve siyah giysiler giyilirmiş. Ayrıca boğa kurban edilirmiş.

Bir diğer ritüel ise çok daha ilginç! Kimi ayinlerin öncesinde seçilen bir kişi, zeytinyağı dolu bir kapta bekletilir ve ilgili sürenin sonunda bu kişinin 3. boyuta geçerek, gelecekten haber getireceğine inanılırmış!

 

Görüleceği üzere ‘Soğmatar’ ya da günümüzdeki ismi ile ‘Yağmurlu’ sayısız gizemi ve farklı ritüelleri ile, konuya ilgi duyan gezginlerin keşfini bekliyor. Umarız kazı çalışmaları hızlanır ve çok sayıda buluntuya ve tabi bilgiye ulaşırız?