Elmanın, gülün, lavantanın başkenti…

EĞİRDİR

Göller bölgesinde tarihi ve turistik özellikleri ile bir pırlanta!

Isparta’nın bir ilçesi; belki ana yerleşkeden de önemli?

Eğirdir… Müthiş bir doğanın tam da ortasında yer alıyor. Mevsimsel olarak farklı hava katmanları ile ilişkisi olsa da hem kışın hem de yazın ziyaretçi buluyor. Elbette o müthiş göl bunun en önemli nedeni!

Ancak tarihte son derece sıra dışı özelliklere sahip! Yerli yabancı turistleri çeken en önemli etmenlerden biri…

Eğirdir tarihine ilişkin bilgiler sınırlı, pek çok yerde olduğu gibi. Bilinenler ile çok özel ama!

Bölgede ilk yaşamın İ.Ö. 2000’ler ile 1200’ler arasında devam ettiği görüşü var?

Bu dönemlere ilişkin ‘Arvaza Krallığı’nın etkilerinden söz ediliyor! Yazılı kaynaklar yeterli olmadığı için salt mevcut bilgiler ile fikir yürütmek olası.

Geçmişte bölgeye ‘Askania’ dendiği düşünülüyor?

Anadolu’da bildiğimiz en eski yerleşik topluluk ‘Luvi’ kaynaklarından günümüze yansıyanlar ile durum farklı ama? O bilgilere göre buranın adı ‘Askavana’! Dillerinden çevrildiğinde anlamı; adalar ülkesi! Aslında söylem farkı gibi ama, çok yakın iki kelime?

Ülkemizin dördüncü büyük gölü ile adlanan yerleşke…

Burası, sert fırtınaları ünlü! Bir dağ silsilesinin dibinde yer alması ile farklı rüzgarların kontrolünde.

İlginç bir deneyim yaşadım burada… Küçük bir tekne ile gölde seyir halinde iken hava bir anda değişti. Deneyimli kaptan, ayrıldığımız limana bağlanamayacağımızı söyledi. Daha korunaklı bir iç limana sığınmak durumunda kaldık. Göl diye küçümsememeli. Dalga boyutları fena!

‘Eğirdir Gölü’nü güneş batımında yaşamak ve resimlemek olağanüstü… Müthiş kareler yansıyor makineye!

Daha yakın tarihe ilişkin bilgilerle; kentin Lidya’nın son kralı ‘Kroisos’ tarafından kurulduğu, bundan dolayı ilk isminin ‘Krozos’ olduğuna dair?

Birçok yerleşimde gördüğümüz bir olgu burası içinde söz konusu olabilir? Kentler kurulur sonra yıllar içinde yok olur! Ve yüzyıllar sonra o yerleşimde yeniden bir başka hayat oluşur! Belki de bu yaşanmış Eğirdir’de?

Kentte günümüze gelebildiği kadarı ile ‘Kale’ yapılaşmasının ‘Lidya’lılarca kullanıldığı kanıtlanabilir düzeyde?

İç ve dış olarak iki ayrı yapıda değerlendirilen ‘Kale’de, savunma amaçlı farklı zamanlarda farklı inşalar söz konusu…

Bugün bile çok görkemli, günümüze yansımaları ile! Ama önemli olan hikayesi! Tıpkı yerleşke gibi…

I.O 4. Y.Y.’a tarihleniyor ilkin.

‘Roma’ ve ‘Bizans’ döneminde var olduğu kesin… Ancak bu günkü gibi değil? İnşada farklıklar var. Sonra, özellikle ‘Hamidoğulları Beyliği’ döneminde kullanılmış.

Eğirdir ziyaretçileri günümüze pek bir şey kalmasa da burayı ziyaret etmeli! ‘Eğirdir Kalesi’ önemli…

I.O. 600’lerde, ‘Lidya’ egemenliğinin var olduğu düşünülen kentte, Önceleri, I.O. 1200’lerde ‘Frig’ Uygarlığının etkili olduğu düşünülüyor? Ancak buna dair bir kalıntı yok!

Göller bölgesindeyiz. ‘Burdur gölü’, ‘Salda gölü’ ve ‘Beyşehir gölü’ buraya çok yakın. Ne yazık ki son dönemlerde kuralıklar bu coğrafyayı da vurdu!  Göller kurumaya başladı… Umarım düzelir?

Eğirdir için tek ulaşım kara yolu. Özel araç ile gelinmeli. Çünkü etrafta çokça keşfedilecek yer var. Bu arada merkez Isparta’dan düzenli otobüs seferleri var.

En yakın havalimanı ‘Isparta Süleyman Demirel Havalimanı’. Ancak ulaşım sorunlu! Diğer yandan tren ile Isparta’ya gelip oradan da karayolu ile Eğirdir’e ulaşabilirsiniz!

Isparta’ya 36 km. Burdur’a 74 km. ve Antalya’ya 140 km. mesafede yer alıyor.

Akdeniz bölgesinde yer almasına karşın Eğirdir kısmen karasal yapı etkisinde. Yazlar göl kenarında deniz keyfi ile aynı yaşanır. İnsanlar şahane plajlarda su ile buluşur. Tabi kimileri de tekne ile daha derin sularda.

‘Altınkum plaj’ında, ‘Bedre koyu’nda, şahane sular sizleri bekliyor. Buralarda, jet-ski, su bisikleti ve kano gibi su sporları da yapılabilir!

Kamp severlerin, doğa tutkunlarının, motorcuların vazgeçilmez rotasıdır Eğirdir! Doğa yürüyüşleri, dağ tırmanışları, hatta yamaç paraşüt tutkunları; hepsi burada…

Her dem yaşam var yani!

Kışın karlar altında gölün görüntüsü muhteşem elbette.

Ancak; 25 km. mesafede ‘Davraz Kayak Merkezi’nde, uluslararası sporcular yetiştiriliyor, kayak sporunda! Sizde deneyebilirsiniz o muhteşem pistleri! Konaklama son derece uygun koşullarda, Davraz’da… 

Yukarılara, Davraz’a doğru çıkarken virajlı yollardaki manzara muhteşem.

Etrafta hayvanlarını otlatan çobanların köpeklerine dikkat etmeli; bir anda araca doğru fırlıyorlar!

Eğirdir; I.O. 540’larda ‘Pers’lerin kontrolünde gözüküyor! Kent daha sonra ‘Seleoukus’ların hakimiyetine girmiş! I.O. 188’de ‘Apame’ anlaşması ile ‘Roma’lılara geçmiş.

395’de ‘Akritur’ ismi var kente dair. 1000’lerin sonunda ‘Selçuklular’, sonrasında ‘Hamidoğulları Beyliği’ hakimiyeti söz konusu!

Devamında Osmanlı kontrolündeki yerleşim, Timur’un Ankara zaferi sonrası ‘Karamanoğulları’na bırakılmış! Ve sonra tekrar ‘Osmanlı’ hakimiyetini görüyoruz!

Bu denli zengin bir tarihsel geçmişe sahip, Eğirdir…

Burayı ziyaret ederken konaklayacağınız tek bölge, yerel halkın ada olarak tanımladığı ‘Yeşilada’. Aslında burası bir ada! Ancak zamanla dar bir yolla ana karaya bağlanmış. Yarımadaya dönüşmüş!

 

‘Yeşilada’da sınırlı sayıda olsa da pansiyonlar, oteller, lokantalar var. Göle sıfır konumda olduğundan genelde buralar tercih ediliyor. Elbette ana kara Eğirdir’de de konaklama söz konusu!

Eski adı ‘Nis’ olan ‘Yeşilada’, toplamda yaklaşık 90 dönümlük bir alanda uzanıyor.

Eğirdir için önemli olan ‘Ayastefanos Kilisesi’de burada! Arka mahallerde ‘Rum’lardan kalan kimi evler restore edilmiş, bazıları onarım bekliyor!

‘Ayastefanos Kilisesi’, dikdörtgen planlı üç nefli ve apsisli bir yapı! Yılın belli dönemlerinde halka ve ibadete açılıyor. İçini görmek olası değil. Son derece düzgün bir onarımdan geçerek günümüze kazandırılmış.

Eğirdir’e yaklaşmak sihirli. Devasa dağ kütlelerini yararak döne döne göl seviyesine dek inerek ulaşıyorsunuz kente! ‘Sivri Tepe’ deniyor buralara. Ama tepeden çok fazlası! İndikçe ‘Yeşilada’yı görüyorsunuz önce, resim çok farklı…

Şimdi kenti tanımak adına başka bir sihir, başka bir manzara da sıra!

‘Akpınar Terası’ndan yerleşimi bambaşka bir açıdan tepeden resimlemek olası?  Dedik ya burası yükseltilerle tepelerle dağlarla var.

‘Prostanna’ antik kentini zaten buraya geldiğinizde duyacaksınız.

Ve görmek isteyeceksiniz. Ne yazık ki kazı yapılmadığından görülecek pek bir şey yok. Ama antik kent kalıntılarına ulaşan yol ilginç.

Kıvrımlı yollarla döne döne yukarılara çıktınız… Ama buranın bir de inişi var… Kente diğer yönden inerken göl ile beraber şahane resimler sizi bekliyor…

Eğirdir’e doğru inerken her bir virajda, dönemeçte göl ile kenti kucaklayan çok farklı kareler ile karşılaşacaksınız! Mutlaka durup çekin!

Bölge gül ticareti ile ön planda.

Gül endüstrisi, gıdadan kozmetiğe sayısız alanda önde. Ama başka bir  bitki zaman içinde gülün hakimiyetine rakip oluş. Lavanta…

Buralarda lavanta ile ilgili de sayısız ürün bulabilirsiniz.

Ne şanslı bir coğrafya burası ya…

Tabi emek katılınca ve doğadan yeterince yararlanınca…

Elma!

Bu meyvenin de ana vatanı. Eğirdir ziyaretinizde mutlaka elma bahçelerini göreceksiniz.

Bölgede tarım yapan yerli halk son derece bilinçli. Nereye ne zaman ne ekileceğini biliyor ve hak ettiğini de alıyor!

‘Hızır bey Cami ve Külliyesi’ burada hala ayakta ve kullanımda!

800 yıllık bir tarih. Başka amaçlar için yapılmış, sonradan camiye dönüştürülmüş! Duvar üzerine inşa edilen tek minare bundan olsa gerek? Görün derim!

Buralarda ‘Dündar Bey’ adını çok duyacaksınız. ‘Anadolu Selçukluları’ döneminde 13.Y.Y. civarı yapılan yapı, bu isme atfen! ‘Hamidoğulları Beyliği’ dönemimde medreseye dönüştürülmüş!

Diğer yandan buralara yakın 1300’lere tarihlenen ‘Baba Sultan Türbesi’, ciddi bir onarımı hak eden ‘Aya Giorgios Kilisesi’, ‘Kovada Milli Parkı’, ‘Zindan Mağarası’ ve ‘Kasnak Meşesi Tabiat Parkı’da ilginizi çekecektir. Dedik ya araçla gelinmeli buraya, etrafı keşfetmek adına!

Eğirdir; keşfetmenizi bekliyor…