Lahitler, kitabeler, heykeller ve daha neler neler?

FETHİYE ARKEOLOJİ MÜZESİ

Likya’nın, Karia’nın özel eserlerinin ev sahibi!

Antik kentlerin neredeyse yan yana sıralandığı, müthiş tarihi geçmişin tanıklıklarının son derece yoğun olduğu bir coğrafya! Ve bu coğrafyanın, dünya tarihi için dahi önem taşıyan zenginlikleri…

Bu eşsiz tarihi zenginliklerin bir bölümünün sergilendiği, tarih severlerle buluşturulduğu bir yapı!

‘Fethiye Arkeoloji Müzesi’…

Bina yapısı olarak kapalı, açık alanları ve tabi depoları ile yaklaşık 1 dönüm üzerinde kurulu olan müze de; ‘Likya’nın ve ‘Karia’nın arkeolojik değerlerinin özel eserleri yer alıyor.

‘Tlos’dan ‘Cadianda’ya; ‘Arsada’ ‘Sidyma’ ‘Letoon’ ‘Araxa’ ‘Kibyra’ ‘Oinoanda’ya ait eserler sunuluyor ziyaretçilere.

Burası tarih sahnesinde ‘Telmessos’! ‘Likya’nın en batısı. Şüphesiz; buraya ait buluntularda mevcut!  Ve ‘Karia’nın en güneyi ‘Kaunos’! Aynı coğrafyanın farklı uygarlığı! Oradan da eserler var!

Steller, heykeller, kitabeler, seramikler, camlar, sikkeler tüm ihtişamı ile galerilerde yerini almış.

Daha yakın tarihimizden ise, bölgenin etnografik değerlerini ortaya koyan dokumalar, giysiler, işlemeler, kilimler, günlük ev gereçleri ve çeşitli süs eşyaları; ‘Fethiye Arkeoloji Müzesi’nde bir başka zenginlik olarak sergileniyor.

Yaklaşık olarak ‘kalkolitik’ çağdan başlayarak, ‘Anadolu’ topraklarını etkisi altına alan dönemlerde erken ‘Likya’ ve ‘Karia’, ‘Pers’, ‘Helen’, ‘Roma’, ‘Bizans’ dönemlerine ilişkin sergilenen buluntular söz konusu müzeye dair.

Devamında, elbette Türk Beylikleri ve Osmanlı hanedanı hakimiyeti yıllarına ilişkin eserler!

‘Fethiye Arkeoloji Müzesi’ bu denli çeşitlilik için oldukça kısıtlı bir binada hizmet vermesine karşın, eserlerinin zenginliği ile ön plana çıkıyor. Buna da şükür demek lazım.

 

Zira Fethiye’de müzecilik olgusu oldukça yeni.

İlk girişimler, sadece iyi niyetle başlamış. Oysa tarihin tam da merkezinde yer alan, sayısız eserin gün yüzüne çıkarıldığı bu coğrafyada, müzecilik kavramının çok daha önceki yıllarda başlaması ve çok daha profesyonelce yapılması gerekmez mi?

Yıl 1962. Kaymakam ‘Recep Ceylan’ belli ki tarihe, geçmişe meraklı bir yönetici.

Fethiye ve civarını etkileyen 1957 depremi sonrası ortaya çıkan kimi arkeolojik eserleri, bir çatı altında toplamayı başarır. Bir depo niteliğindeki iki küçük odada atılır belki de, bu müzenin temelleri? Sonrasında, ‘Telmessos’ antik tiyatrosunun önündeki alanda, açık hava müzesi niteliğinde sergilenir bu eserler!

Günümüzde hala tiyatronun önündeki alanda kimi buluntular görülebilir. Ancak sergilenme biçiminde değil, bir depolama şeklinde.

1987 yılında, günümüzdeki binasında bir müzeye kavuşur Fethiye. Kısıtlı olanaklarla.

Şu an müzede sergilenenler ve antik tiyatro önünde bekletilen eserler, modern müzecilik anlayışı ile tarih severlerle daha geniş olanaklardaki binalarda buluşmayı bekliyor.

Fethiye Arkeoloji Müzesi ile ilgili bir kaynak araştırması yapacak olsanız müzenin sahip olduğu en önemli buluntu olarak ‘Izraza’ mezar anıtından söz edildiğini göreceksiniz. Müze bahçesinde bulunan küp şeklindeki anıt; daha doğrusu arta kalan diyelim ilgisizlikten neredeyse yok olmak üzere.

İklimsel koşullara ve zamana direnememiş. Muhafaza altına alınmadığından oldukça hasarlı ve üzerindeki kabartmalar neredeyse algılanmayacak seviyede.

‘Tlos’ kazılarında bulunan eser, üst üste iki ayrı bölümden oluşuyor. Şahlanan at tasvirleri ile savaşçı kabartmaları, döneminde oldukça görkemliymiş. İ.Ö. 350’ye tarihlendiği düşünülen eser, ne yazık ki hak ettiği ilgiyi görememiş.

Müzede korunup, çok daha iyi durumda günümüze ulaşan eserler, bence ‘Izraza’dan fazla ışık tutuyor tarihe.

İ.Ö. 4. Y.Y.’a tarihli üç dilli kitabe mesela. Likya’nın, çevre aileler ile iyi ilişkilerine dair ve yerel merkezlere atanan yöneticiler ile ilgili bilgiler var yazıtta! 1973’de ‘Letoon’ kazılarında bulunan eser, ‘Likçe’ dilinin çözümlenmesinde büyük katkı sağlamış.

Yine ‘Letoon’da bulunan ‘Apollon’ tapınağının kutsal alanının tabanında yer alan 3’lü mozaik eser; son derece önemli! Aslı burada. Antik kentte yer alan ise, orijinal kopyası. Mozaik eserde, ‘Artemis’in ok ile yayı ile ‘Likya güneşi’ ve ‘Apollon’un meşhur liri betimlenmiş!

‘Apollon’ ve ‘Artemis’den söz etmişken, onlara ait heykel başlarının da sergilendiğini ekleyelim. Ve tabi daha pek çok heykel başı var galerilerde!

Bir başka önemli buluntu da, ‘Karca’ ve ‘Grekçe’ yazıt! Bu kitabe de, ‘Karca’ dilinin özelliklerinin ortaya konulmasını sağlamış. Bir ‘Makedon’ savaşı sonrasında iki Atinalının ‘Kaunos’lular tarafından onurlandırılma belgesi.

Fethiye Arkeoloji Müzesi’nde kapalı alana girişten itibaren iki heykel dikkat çekiyor. Gayet iyi durumdalar. Ünlü Roma İmparatorları ‘Hadrianus’ ve ‘Antonius’. Oldukça yeni buluntular. 2011 yılında ‘Tlos’ kazılarında ortaya çıkarılmışlar.

‘Kibyra’ yöresine ait bir stelde ki süvari betimlemesi de ilgi çekici. Yanı sıra ‘kumrulu genç kız’ heykeli ve ‘iki kadın heykeli’de müzenin ön plana çıkan buluntuları arasında yer almakta.

Müzede, farklı tarzlara ilişkin takılar, çeşitli süs eşyaları, broşlar, madeni elbise süsleri ve altın başlıklarda sergilenmekte. Farklı dönemlere ilişkin eserler olsa da, genel olarak ‘Roma’ dönemine ait olanlar öne çıkıyor.

Diğer taraftan, klasik dönem ve erken ‘Likya’ dönemine ilişkin ‘sikke’ çeşitleri de sergilenenler arasında! Bunların yanında bir miktar ‘Pers’ dönemine ait olanlar da var!

Şamdanların ve çeşitli seramik ürünlerin de müzede önemli bir yer tuttuğunu belirtmeliyiz!

Çeşitli hayvan heykelleri, müze bahçesinde ilgi görüyor ziyaretçilerden. Büyük bölümü, gayet iyi durumda günümüze gelebilmiş. Yine bahçede sergilenenlere ek olarak, çok sayıda amfora ve küp gibi hem saklama hem de nakil amacı ile kullanılan objelerden de söz etmek gerekir.

Ve son olarak, Hristiyanlık dönemi eserlerin de varlığı bir başka özellik, müze için!

Bunların dışında; ‘Kaunos’ kazıları buluntusu ‘Kybele’, ‘İki geyikli tasvir’, ‘Sekizli aslan’ ve ‘Tek kanatlı zafer tanrıçası Nike’a adandığı düşünülen eserlerde, son derece ilgi çekici.

Fethiye Arkeoloji Müzesinin envanterine kayıtlı elbette daha pek çok eser var.

Mesela kapalı depo alanlarında nelerin, hangi buluntuların muhafaza edildiğine ilişkin bir bilgi yok elimizde. Mutlaka önemli eserler vardır.

Dahası, Fethiye ve civarındaki antik kentlerimizde kazı çalışmaları devam ediyor. Ve önümüzdeki yıllarda olası daha pek çok değerli buluntu, gün yüzüne çıkarılacak ve sergilenmesi gerekecek.

İşte tüm bu olgular ışığında yepyeni ve çok daha büyük bir müze binasına ihtiyaç duyulacak, bu kesin!

Biz yine de; kısıtlı olanaklar ile bu güzelliği tarih severlere ellerinden geldiğinde yaşatmaya çalışan Fethiye Arkeoloji Müzesi’nin yetkililerine, tüm çalışanlarına teşekkür edelim.

Ve önümüzdeki dönemlerde daha kapsamlı müzelerde buluşmayı dileyelim!