AVRUPA’NIN MÜCEVHERİ, ASLINDA GERÇEK BİR İNCi!

PRAG…

Gözlerin dışında damaklar da çok mutlu burada;
ama asıl dokunmalı hepsine, her şeye…

Nereden, nasıl anlatmalı? Rüya mı bu? Mimari anlamda bu kadar üst düzey yapı, yan yana, dip dibe! Herkesin gittiği, herkesin anlattığı bir yere gitmek, benim pek tarzım değil. Prag olunca durum farklı!  Orada Kafka var, 4. Karl var, Habsburg’lar var, Kelt’ler, Vaclec ve Nazım var ya!  Kelimelere takla attıran adam. Daha da var.  Prag soğuktur genelde,  bunlar ısıtır orayı.  Üşür gibi olursun da; dükkanlara, restlere, tarihsel mekanlara girince, hele yaşanmışlıklara bakınca, ısınırsın.  Her yanı fotoğraftır şehrin. Ve hep; hikaye! Keyifli yapılar hoş sokaklarla birbirine bağlanır. Meydanlar, köprüler, kuleler; seni ayrı ayrı çağırır. Hepsi çekilmelidir. Prag bundan vardır.

İ. Ö. 500’de Kelt’ler ile başlar tarih. Markoman’lar ile sürer.  Slav kabileleri, mihenk taşıdır 921’den itibaren. 8 yıl Bohemya uygarlığı;  ünlü Vaclev’in çabası, Çekoslovakya ve Çek Cumhuriyeti’nin ilk adımlarının atıldığı yıllar. Devlet olabilmek, Vaclev ile başlamış bu topraklarda.  863’de Hristiyanlığın kabulü ilginç, ama, daha ilginci orta Avrupa’daki en eski üniversitenin burada kurulması. Yıl; 1348. Sonraları 4. Karl, burayı kutsal Roma İmparatorluğunun en görkemli kenti yapmaya karar verince; ardı ardına gotik görkemli kiliselerinin, manastırların ve diğer yapıların inşası, ortaçağda emsallerinden çok öne geçiriyor Prag’ı. Devamında, Avrupa’nın bu bölgesini komple kontrol altına alan Habsburg’ların hakimiyeti ve Rönesans. 1619’a dek bir süreç!

Tarihe biraz ara,  gezelim ya!  ‘Eski şehir’ meydanına gidelim, merkezdir. Yılbaşı kutlamaları da buradan başlar. Kara ve beyaz kilise diye ayrılan iki yapı dikkat çeker. ‘Tyn kilisesi’  gerçekten farklıdır; kara olan. Astronomik saat, herkesi toplar saat başı bu meydana. Ve, daha başkaları 

da. Etrafında mesela, Yahudi mahallesi ‘Josefou’. İyi korunmuş,  fotoğraflık. Musevilik, önemli Prag’da. Avrupa’nın en aktif sinagogu ‘Old New’,  ‘Pinkas’, İspanyol sinagogu ‘Jubilec’ görsel olarak da dikkat çeker.

 ‘Eski şehir’ araç trafiğine kapalı olduğundan, gezilerde rahatız. Etrafa bakınca ‘Celetna’ sokağındaki barok stili binalar, görkemli.  ‘Nerudora’ sokağı Prag’ın en güzel sokaklarındandır. Franz Kafka’nın da yaşadığı ‘Golden Laan’da, dikkat çeker.  Hemen yakında, adına adanan müzede tüm çalışmaları,  yazıları, notları, fotoğrafları ve ‘küçük sürprizler’ sizleri bekliyor. İçeride alışveriş imkanı da var.

 Prag’dan dönerken keyifli hediyelikler alabilirsiniz. Aslında burası, Avrupa kukla tiyatrosunun ve kukla yapımcılığının merkezlerinden.  Çok şık çeşitleri bulabilirsiniz.

4 gün yeterlidir burası için. Kent içi ulaşımını genelde yaya olarak çözeceksiniz. Taksi, ciddi sıkıntı, bulmak da zor, ödemekte. Euro olacak yanınızda; ama yerel para  ‘Koruna’. Değişim, kolay. Ülkemizden düzenli uçak seferleri var. Havalimanından kent merkezine ulaşım metro ve tren ile.   Kent içinde ise,  sadece otobüs!

 Vltava nehri buraya hayat vermiş sanki. Gerçekten görkemli bir nehir ve köprülerin varoluş sebebi.  Mesela , ‘Charles köprüsü’; 1300’lerden başlayarak yükselen bir tarih. Öncekinin yıkılması, bunun inşa sebebi. 30’dan fazla sanat eser var, köprüde. Prag bu.  Köprünün kulesi ise bir başka alem. Yukarıdaki manzara, eşsiz.

Bir resmin çizilmesi, bir efsaneye yola açabilir mi? Burada olmuş. ‘Lenon duvarı’. John Lenon. Bir duvar resmi ve sonrasında burada konuşlanan sokak çalgıcıları, gençler bir merkez oluşturmuş. Bunca önemli yapının yanında, bence dikkate değer değil.

Lezzetlere mi baksak artık?  Et ve et ürünleri, sarı lahanalar, kırmızı biberler, sarımsak ve karabiber ile eşlenen muhteşem tatlar. Gulaş da var, av eti de.  Nehirden gelen tatlar ayrı olsa da, soğuk coğrafyanın sıcak lezzetleri. Ama, peynirlere dikkat. Biraya da eşlik eder, şaraba da. Bira deyince  ‘Letna park’ı unutmuyoruz. Bira festivali’nin yeri. Zaten burada doğmuş. Çok şık markalar var bira’da  da, şarapta da. Park dedik,  ‘Stromovka’ diyelim o zaman. Kentin en büyüğü, bu park görülmeli.

Kahve içmeye ise,  ‘Slavia’ya ya gidiyoruz. Nazım Hikmet’e; büyük şaire. ‘Usta’ ile baş başayız. Belki birkaç dize mırıldanırız.  Keyifli latte’yi yudumlarken. O’da öyle yaparmış, ışıklar üzerinde olsun. Prag yıllarında hep buradaymış.

E, sanattan gidiyorsak, devam o zaman.  ‘Trade Fair’, ‘Kinsky Palace’ gibi merkezleri göz ardı etmeyin. Yerel ve yabancı pek çok sanatçının çalışmaları burada. Renoir gibi Miro gibi. ‘Ulusal Tiyatro’ binası da mutlak listede olmalı.

 Vltava nehrinde,  tekneden bu muhteşem kent nasıl gözükür sizce? Deneyin, nehir boyunca değişik tekne turları ile muhteşem köprülerin altından geçecek, eşsiz katedraller, saraylar, mimari de coşmuş binalar göreceksiniz. Su’da devam.  ‘Kampa adası’ ve müzesi orada. Şimdi yukarılara; ‘Prag Kalesi’ Buranın değer taşı, her açıdan göze çarpan bir muhteşem yapı. Tepeden kenti kucaklar gibi.

 ‘St. Vitus’ sanatın doruk noktası bir katedral. ‘St. George’ bazilikası, ‘Old Royal Palace’, ‘St Niklaus’ kilisesi. 1140’lara tarihlenen aynı isimdeki kütüphanesi ile, ‘Strahov Manastırı’ndan, kentin incelenmesi!

 Binaların yapım yılları farklılık gösterse de, 19. Y.Y. Çek’ler için çok önemli, belki de en parlak dönemleri. O yıllar için, halkın kendini keşfettiği, dillerini geliştirdikleri ve mimari de ciddi bir atak yapıldığı söylenir. Elbette yönetenlerin büyük katkısı ile.

1918’de Çekoslovakya Cumhuriyeti kuruluyor. 2. Dünya Savaşı yıllarında ülke, Alman işgaline maruz kalıyor. 1960’dan sonra ise artık bir Demirperde ülkesi.  2000’ler de ise rejim değişiyor ülke ikiye ayrılıyor ve yollarına Çek Cumhuriyeti ya da Çekya olarak devam ediyorlar.

 Biz dönelim yeniden Prag’a. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacağınız ‘Eski Şehir’e yani. O meşhur meydan ve civarı 1090’lı kaynaklarda ‘pazar yeri’. Şaşırmadım, ‘eski kıta’nın pek çok kentinde rastlanır. Pazar yeri ve civarı daha hızlı gelişir ve büyür, kentin can damarı gibidir.

13.Y.Y.’dan sonra artan önemi ile merkez olmuş. 1338’de Belediye Sarayı inşa edilince, daha da taçlanmış.  Prag turizminin merkezi,  burası.

 Evet birkaç küçük not daha, sonra başka rotalara. ‘Jan Hus Anıtı’ ‘Aziz Gall’ ve ‘Aziz Martin’ kiliseleri ile ‘Kinsky Saray’ı da ilginizi çekecektir. Bira tutkunları da,  ‘Bira Müzesi’ni ziyaret edecek, kaçarı yok. Kentin alışveriş merkezi ‘Parizska Caddesi’ ünlü markalar burada, fiyatlar da ona göre. Eğlence tutkunlarını da, pub’ların bar’ların disco’ların merkezi, ‘Zizikov’a davet ediyoruz. Çılgın geceler buradaki mekanlarda.

 E, hadi ne duruyoruz? Başlayın rezervasyona. Prag orada…