İstanbul’un en köklü semtlerinden biri…

KURTULUŞ

Tarihi ve hikayeleri ile hala çok ön planda…

Tarih sahnesinde aslında minik bir Rum köyü! Ama biz orayı Ermeni vatandaşlarımız ile tanıyoruz.  Demek ki zaman için de farklılıklar söz konusu.

Burası kiraz ağaçları ile ünlü; ‘Kirazlıköy’… Yani; ‘KERASOHORİ’!

‘Kurtuluş’ anlatılacak burada; benzersiz hikayeleri ile. İstanbul’da, ‘Şişli’nin arka taraflarında ‘Dolapdere’ ile buluşma noktasında bir yerleşim. Gelenekler hala aynı, ara sokaklardaki; samimiyet de! Ancak gayrimüslim nüfusun zamanla azalması ve beraberinde bölgenin çok farklı yerlerden göç alması ile tabi ki o eski tablo, ne yazık ki yok.

‘Kurtuluş’ bu semtin adı! İstanbul’lu iyi bilir, yıllarca ‘Tatavla’ olarak anılmış!

‘Tatavla’ Rumca ahırlar demek. Bölgede çok sayıda ahır varmış özellikle Galata bankerleri olan Ceneviz soylularına ait.  Osmanlı’nın yıkılma dönemleri.

‘Tatavla’ yıllar sonra 1929’da çıkan, ya da çıkarılan? bir yangınla neredeyse tamamen yok oluyor. 500 kadar evin yanında pek çok ticarethane de yanıyor. Ve ondan sonra buraya Kurtuluş adı veriliyor. Doğal bir yangın diyenler de var; kaçak rakı imalathanelerinden çıktığı söylencesi de?

 

‘Tatavla’ ismi önemli!  Burada yaşayan erkeklere TATAVLIANOS, kadınlara ise TATAVLIANI denmiş!

Semtin adı halkla da özdeşleşmiş!

Su kuyuları çokça fazla ve bereketli, bu anlamda sebze meyve yetiştiriciliği ön planda! Özel bir sektör olmuş zamanında!

‘Haliç’in kuzey sahilinde ‘Kasımpaşa’ ve ‘Dolapdere’nin üzerinde, ‘Pangaltı’nın altında İstanbul’un son derece renkli bir semti.

Ünlü senarist ‘Bülent Oran’ın, keyifli aktör ‘Nubar Terziyan’ın, yönetmen ‘Artun Yeres’in yaşadığı yer. Hepsinin ışıklar üzerinde olsun.

Bugün bile çiçeklerimizi aldığımız ‘Sabuncakis’in ilk bostanlığı da buradaymış! Ama bir başka önemli olgu; ‘Madam Despina’dır; ‘Kurtuluş’a dair.

Ülkemizde ilk bayanın meyhanesi bu, ilk bayan işletmesi aslında; ‘Despina’nın yeri!

Şu an farklı işletmecileri ile yolunda yürüyor! Yarım yüzyıl İstanbul’a servis veren çok başka bir lokanta.

Rumlar’la beraber Ermeni’lerin yerleşimi söz konusu semte. Sonrada Yahudi yurttaşlar. Bu üç dilde günaydın denirmiş, ya da iyi akşamlar. Nasıl bir zenginlik?

‘Kirkor Terzioğlu’nun mezelerini tadanlar ne kadar şanslı! ‘Musa Usta’nın topikleri herhalde tartışılmaz? ‘Topik’; nohut ağırlıklı bir ermeni mezesi!

Kurtuluş; kuyuları, bostanları, kunduracıları, tulumbacıları, kabadayıları, meyhaneleri ve sporcuları ile meşhur!

‘Kemençeci Sotiri’, ‘Udi Yorgo’ burada doğmuş, burada çalmış! Pek çok Osmanlı padişahının ressamı ‘KonstantinosKizikinos’ buralı…

Rum Ortodoks ahalinin her yıl katıldığı bir karnaval var; tarihsel… APOKREA, diğer adı BAKLAHORANİ! Bakla bildiğimiz sebze ama o gün onlar için çok önemli. Bakladan yapılan fava mezesi bugünde çokça sofralarımızda vardır, onlar için ise o güne özel. İsim buradan geliyor.

Semtin lezzet anlamında ve tabi keyif mekanları arasında ‘Ararat Gazinosu’, ‘Lemonia’  ve ‘Andon’ önemli! ‘Andon’ ismini yıllar sonra ‘Sıraselviler’de bir başka mekanda yaşadık! Çokça da keyif aldık!

‘Kurtuluş’ta bugün, semtle özdeşleşen o şahane ahşap evleri görmeniz ne yazık ki çok kısıtlı! Burası da, beton yığınlaşma ile karşı karşıya kalmış. Az da olsa özellikle ‘Kurtuluş’ caddesinde rengarenk boyanmış kimi ahşap yapılar yenilerek yaşamın içinde! Keşke semt tümden böyle kalsaydı.

‘Yahşi Baraz’ın sanat galerisi, burada! ‘Garo’nun tuhafiyeci dükkanı, ‘Göreme Muhallebicisi, ‘Sarıyer balıkçısı’, ‘Hayat Kasap’ ve benzerleri tarihsel olarak semte değer katıp hizmet vermişler!

Tatlıcılar, turşucular, mezeciler hepsi de yıllanmış gelenekler adeta; ‘Kurtuluş’ta! Bu semt ile var olmuşlar!

Kurtuluş’ta ilkler bitmiyor!

1896’da kurulan o günkü ismi ile ‘Iraklis Jimnastik Klubü’ günümüzdeki ‘Kurtuluş Spor Klubü’, ülkemizin en eski kluplerinden ve 1930-40’lı yıllarda uluslararası başarılara imza atmış! Klup, bugünde çeşitli branşlarda faaliyetini sürdürüyor!

Semtin şu an kullanılan en donanımlı kilisesi ve çevredeki üç kilisenin de bağlı olduğu bir merkez; ‘Aya Dimitri’… Tarihi 1700’lere kadar gittiğine inanılan Rum Ortodoks Kilisesi! Olası bu yapı da tıpkı benzerleri gibi başka bir ibadethane üzerine inşa edilmiş. O nedenle çok doğru olmayan bazı bilgiler dikkat çekiyor. Yine de kilise ve civarındaki yönetimsel konutlar ile önemli. Yapı son derece sağlam ve görkemli! Çok iyi bir onarımdan geçmiş. Bina bahçesinde önemli bir mezarlık var. 1800’lerin ortalarına dek faal olarak kullanıldığı söyleniyor!

1900’lerin başlarında 20 bin kadar Rum nüfusa sahip semt, aslında bir mozaik.

Ermeni’de var, Yahudi de. Semt merkezinde bir sinagog göremiyoruz. En yakını, Pangaltı’da… Ancak burada bir başka bir olgu var! ‘Mardin’li Hristiyanlar… Aralarında kendi dillerini konuşuyorlar ve bir kilisenin 20 yıldan fazla bekçileri!

‘Aya Tanaş’ Kilisesi gerçekten çok özel! Kurtuluş tepesinin batı yönünde ‘Aziz Athanasios’ adına inşa edilmiş! Bugün son derece bakımsız ve acil tadilata ihtiyaç var! ‘Mardin’li bir aile yıllardır burada bekçilik yapıyor ama bina dökülüyor neredeyse?

 

‘Aya Tanaş’, ‘Bizans’ dönemi sonrası kubbeli olarak inşa edilen ilk kilise!

‘Aya Sofia’dan sonra ilk diyenler var? Bu yapı öncesinde, ‘Aziz Athanasios’un ikonalarının da olduğu bir ayazma olduğu söz konusu! İki adet çan kulesi ile ‘Aya Tanaş’ derhal tadilatı bekliyor. Ve bu gerçekleşirse, şahane bir yapı bekliyor biz tarih severleri!

‘Kurtuluş’un ‘Osmanlı’ dönemindeki geçmişine baktığımızda yükselme döneminin sonlarına doğru ciddi bir nüfus yoğunluğunun burada konuşlandığını görüyoruz!

Özellikle denizcilik anlamında, tayfa ve kaptanlar buralara yerleştirilmiş. Gemi yapım onarım ustaları ile beraber…

Osmanlı’nın denizler hakimi , ‘Kızıl sakal’ Barbaros Hayrettin Paşa’nın donanmayı kontrol ettiği yerdir; Kurtuluş…

O dönemde savaşlarda esir alınıp İstanbul’a getirilen ve sonradan serbest kalan yabancılar da yerleşmek için bu semti seçmişler!

1850’lerin ortalarına tarihli ‘Aya Evangelistria’ ondan yaklaşık 10 yıl kadar sonra inşa edilen ‘Aya Apostoli’ kiliseleri, bölgeye zenginlik katmış ancak bir yandan da kendi cemaatlerini yarattığından ayrıma sebep olmuş! Bu ibadethaneler, Kurtuluş’ta değil ama çok yakın!

 

Semtin hemen üzerinde ‘Aya Elefterios’ mezarlığı var. Bu mezarlığın içinde de aynı isimle yer alan; kimileri ‘Aya Lefter’de diyor bir kilise daha var. Yine Rum Ortodoks tabi! Bu yapının içinde de ayazma, hamam ve çeşme semte değer katıyor! İşte daha önce söz ettiğimiz ‘Baklahorani’ panayırı da; ‘Aya Elefterios’ mezarlığının önünde düzenlenirmiş!

 

Dedik ya çok renkli semt diye! Ermeni yurttaşlarımızın yayın organı ‘Agos’ gazetesinin, bir benzeri Musevi yurttaşlarımızın yayın organı ‘Şalom’un büroları da Kurtuluş’ta!

Kurtuluş; üzerine tezler yazılacak, bitirme ödevleri yapılacak değerde zenginlikleri barındıran bir İstanbul semti!

Zaman içinde elbette yozlaşmış, göçlerle semtin ana direği olan gayrimüslim nüfus değişime uğramış; yaşlılar bu dünyadan ayrılırken gençler çareyi başka yerlerde aramış. Aslında bu tüm İstanbul için böyle! Bina yapısı da, insan yapısı da farklılaşmış. Ama hala bir lezzet var burada; Kurtuluş’ta!

Son olarak minik bir hikaye. ‘Aya Dimitri’ Kilisesine çekim için gittiğim bir Cumartesi günü, 70’li yaşlarında bir bayan ile karşılaştım. Dua ediyordu. Ana avludan kilise içine girişin kapısı açıktı ancak ibadethanenin kapıları kapanmıştı. Bayan Türkçe bilmiyordu.
Olası Ermenice, belki de Rumca kelimeleri çok anlaşılmıyordu ve el işaretleri ile ertesi sabah yani Pazar günü saat 9’da gelip çekim yapabileceğimi anlatmaya çalıştı.

Benim de yanan mumlarla beraber bir hatıra fotoğrafımı çekerek, tekrar duasına döndü! O yaştaki bir kadının İstanbul’a yeni geldiğini düşünmek olanaksız. Yıllarca yaşadığı bu topraklarda hala kendi dilini kullanıyordu! Bu bana çok acayip geldi! Belki bir tercih ya da başka sebeplerle! Olsun bu da bir zenginlik. İstanbul’da bizden önce de burada yaşayan neslin kalanlarının, dillerini, dinlerini, görmek bence çok özel. Kentin çok sesliğinin en önemli göstergesi!