Bir dünya kenti ama?

PLOVDİV

Yeterince tanınmıyor…

Turizm dünyasında, 2022 yılında Avrupa’da seçilmiş ‘en iyi destinasyon’; Plovdiv…

Bulgaristan’da, gerçekten tanınmayı hak eden, farklı zenginlikler barındıran, tarihi ve turistik bir yerleşim!

Plovdiv; Bulgaristan’ın ikinci büyük kenti.

‘Eski kent’ olgusu ile; nefis sokaklar, şahane evler, 1800’lerin izlerini taşıyan dekorasyon yapısı ve sayısız obje ile gözler önünde!

Buralarda halılar, günlük eşyalar ve tabi aksesuarların görkemi müthiş. Kim bilir ne hayatlar yaşandı bu konaklarda?

Bu yapıların dış mimarileri de birbirinden farklı ama aynı görkemde! Yaşama dair en ince detaylara ilişkin farklılıklar günümüze de aynı biçimde aktarılmış!

Aslına uygun yenilenen veya genelde aynen korunan ‘konak’ niteliğindeki yapılarda kayıtlara geçen görseller; burada yaşanan ihtişamın, eski ‘Bulgar’ kültürüne ait son derece özgün mimari unsurların ve tabi buna uygun yaşamın irdelenmesi adına sihirli…

Plovdiv’de ‘eski kent’e belki de ayrı bir zaman ayrılmalı? O derece özel!

Diğer yandan, bu konakların bir bölümü otel, bazıları ise lokanta olarak da kullanılıyor! Konaklama ve yeme içme ihtiyaçları için ‘eski kent’ bir alternatif olabilir!

‘2. Philip’in, I.O 340’larda kurduğu ‘Plovdiv’; Avrupa’nın en özel arkeolojik değerlerini barındırıyor!

Günümüze ulaşabilenler, genelde ‘Roma İmparatorluğu’ dönemine tarihli!

İstanbul’dan karayolu ile ulaşım, yaklaşık yedi saat kadar; ‘Plovdiv’e! Düzenli otobüs seferleri var. Kentte üç adet otogar var! İstanbul ulaşımı ‘YUK’ olarak isimlenen otogardan!

Buraya direkt uçuş yok ülkemizden! Sofya üzerinden ulaşım olası! Tren seçeneği de, yine Sofya üzerinden!

Bulgaristan’da bir ‘Euro’ sorunu var! Esnaf genelde ‘Leva’ verilmesini istiyor. Para üstü verilirken kur farkından dolayı çeşitli yanlış anlaşmaların olacağı belirtiliyor. O nedenle; ‘Euro’ dışında mutlaka ‘Leva’da olmalı yanınızda!

Uzun yıllar süren ‘Osmanlı Egemenliği’nin kentte günümüzdeki göstergeleri; ‘Hüdavendigar Cami’ ve ‘Şahabettin İmaret Cami’… Burada ezan sesi hala duyuluyor!

Ve Türkler, buraya hala ‘Filibe’ diyor.

Çok mantıklı aslında, kurucu ‘Philip’den gelen isim bu! Tarihsel ismi de bu anlamda ‘Philippopolis’…

Bulgarlar, Ortodoks inancındaki Hristiyanlardır! Bu anlamda, inşa edilip korunmuş yüzlerce yıl öncesine tarihli görkemli kiliselere sahipler! Mutlaka ziyaret edilmeli; bu kentte de! İç yapı unsurları inanılmaz! Dış yapılar daha sade!

Plovdiv, Bulgaristan’da resim sanatının da bir merkezi. ‘Eski kentte’ yer alan kimi konaklarda, otellerde ve hatta bazı lokantalarda bu sanata gönül vermiş ‘Bulgar’ ressamların eşsiz eserleri sergileniyor. Fotoğraf çekmeye doyamayacaksınız. Hepsi de çok başarılı…

Gelelim, kentin en eski tarihsel noktalarına! Küçük bir kent ve yürüyerek tüm tarihsel, turistik noktalara ulaşılabilir.

Bu arada kent içinde düzenli otobüs seferleri var. Taxi bulmak ise, kimi zaman sorun olabilir.

 

Komünizm getirisi ile o caddeler boyu süren devasa apartmanlara burada rastlamıyoruz. Ana arterler, gayet modern, düzenli binaları barındırıyor!

Plovdiv ziyaretçileri, ‘Bishop’s Bazilika’ kalıntılarında, dünya literatüründe çok ön sıralarda yer alan bir mozaik yapıyı görecekler! İyileştirme çalışmalarının sürdüğü alan, günümüze kazandırılanlarla dahi devasa büyüklükte!

Ziyaretçilerine iki katta hizmet veren yapıda, çok farklı mozaiklerdeki detayları keşfetmek birkaç saatinizi alabilir!

Kentte yer alan ‘Roma Forumu’, bugüne kalanları ile bile çok özel!

Plovdiv’in tam da ortasında yer alan ve kentte günlük yaşamda mutlak görülen, üzerinden geçilen bir yapı taşı adeta. Sokakları, meydanları kat ederken buna tanık olmak sihirli…

Yine Roma dönemine tarihli ‘Antik Tiyatro’ mutlak görülmeli! Hala kimi konserlere ev sahipliği yapıyor! Sekiz bin kişilik kapasiteye ulaşmış geçmişte.

Tiyatronun ‘Cavea’sı yüksek değil. Olası salt sanat ve kent sorunlarının tartışılmasında kullanılmış?

Bu kavramlar, kimi zaman ‘Bluterion’ ya da ‘Odeon’ gibi yapılarda da gündeme gelebilir antik tarihte! Ancak Plovdiv’de bu manada bir bilgi ulaşmamış günümüze!

Ve ‘Stadion’! Kentin altında kısmen izleri fark edilen bir mimari şaheser!

Öyle ki; uzantıları bazen bir bulvarda, bazen bir mağazanın temellerinde görülebiliyor!

‘Yukarı Trakya’ ovasında kurulmuş olan Plovdiv, inanılmayacak kadar çok yeşil. Devasa çınar ağaçları kentin neredeyse her yanında! Buna karşın denizden çok uzak olmasına karşın, sonbaharda bile oldukça sıcak!

Burada özellikler hiç bitmiyor! Modern çağda Bulgaristan’da kurulmuş en eski tiyatro kompleksi de Plovdiv’de! Merkezde yer alan yapı, farklı boyama stili ile tam da fotoğraflık!

İki veya üç gün içinde tüm bu yapıları görmek olası! Birbirlerine oldukça yakınlar.

Neredeyse tüm Bulgar mutfağında olduğu gibi; Plovdiv’de de yemekler et ağırlıklı! Geleneksel anlamda domuz, koyun ve inek etinden yararlanıp ilginç tatlar elde ediyorlar!

Bir Roma hamam kalıntısının üzerine inşa edilen lokanta da tadılan yemekleri düşleyin! Bunu yaşadım ve gerçekten etkileyiciydi! Servisler hızlı, yemekler kimi damaklara uymasa da özellikle görselde çok başarılı.

Tabi şaraplar! ‘Beyaz’ ve ‘kırmızı’ sayısız örnek test edilebilir?

Plovdiv; bir şarap merkezi!

Fırsatınız varsa; kenti yukarıdan resimlemek adına tepedeki otellerin teras barlarına bir bakın. Buraya ait mimari farklılaşma adına bu ‘resim’ gerçekten özel. Eski kente ait kimi yapılarla, modern mimari ile yapılanlar arasındaki farklılıklar, buralardan çok daha iyi gözlemlenebiliyor!

Ara sokaklarda kurulu kimi pazarlarda sıra dışı hediyelikler bulmanız mümkün.

Bu arada lokantalarda, sokaklarda ya da dükkanlarda çok fazla dil sorunu yaşanmaz. Genç nüfusun büyük bir bölümü İngilizceye hakim. Ancak daha erişkinlerde bu bir sorun olabilir?

UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Plovdiv; geçmişinde pek çok başka ödüllerinde sahibi.

‘Schengen’ vizeniz olacak buraya gelmek için!

Karayolunu tercih edenler, kimi zaman sınır kapısında uzun kuyruklara tanık olabilir. Özel aracınız ile gidebilirsiniz, ya da orada araç kiralanabilir.

Avrupa’daki pek çok kente oranla Plovdiv hala ucuz! Bu, turizm anlamında pozitif elbette…

Şehir gerçekten sihirli ve çok daha fazla insanın ziyaret etmesi gerekiyor!

Yeterince tanınmamış ne yazık ki; ya da tanıtılamamış?

Plovdiv; sahip olduğu olgularla bunu fazlasıyla hak ediyor!