Anadolu’nun ‘POMPEİ’si diyorlar; o’na!

PRİENE…

Antik çağın en önemli kent planlaması; burada!

İki bin yıl önce; Söke! O zaman tamamen deniz. Bafa; bir koy Ege’de.

İki önemli limana sahip Priene; o dönemde deniz kıyısında, kurulmuş bir kent!

Coğrafi şekiller çok farklı; günümüzden. Menderes nehrinin getirdiği alüvyon tabakası, bölge coğrafyasını derinden etkilemiş. Liman kentleri zamanla, deyim yerindeyse vasfını yitirmiş!

Dönemler içinde, Priene de gittikçe denizden uzaklaşmış ve liman özelliği kaybolunca da, yok oluş başlamış!

Barındırdığı nitelikli yapılar, onu bu kaçınılmaz sondan uzak tutamamış ve zamanla terk edilmiş!

Kenti kuranların, İonya’ya göç eden kolonistler olduğu belirlenmiş. Liderleri ilginç; Atina’nın efsane kurucusu Kodros’un oğlu Aepytos!

İlk bilgiler; İ.Ö. 7.Y.Y.’ a ait. Bir şehir birliği anlamındaki ‘Panionion’ üyesi, Priene.

Panionion üyesi şehirler; Miletos, Myous, Ephosos, Kolophon, Lebedos, Teos, Klozomenai, Phokaia, Chios, Erytrai ve Samos! 

‘Panionion’ birliğinin adı, aynı zamanda bir yere de verilen isim. Bugünkü Kuşadası civarında!
 Yerin özelliği, birliğe üye şehirlerin periyodik toplanma alanı olması!
Toplantı esnasında yapılan dinsel törenler var! İşte orada Priene’li din adamları görev alır, ayini yönetir ve sonlandırırmış!

Panionion; Priene topraklarının içinde! Yani tüm bu toplantılar ve beraberindeki ayinler, kentin sınırları içinde yapılıyor. Bu da Priene’nin önemini, diğer İon kentleri arasında yükseltiyor!

Priene’nin ilk kuruluşta; Arkaik ve Helenistik dönemde ki yeri, tam olarak hala bilinmiyor.

İ.Ö. 5.Y.Y.’da, ‘Attik-Delos’ deniz birliğinde yer almış bir kent!

İ.Ö. 4. Y.Y.’da kent, ikinci kez yeniden kuruluyor. Yer değiştirmeye ilişkin farklı bilgiler var. Temel neden, coğrafi koşullar. Ancak, daha iyi su kaynaklarına kavuşmakla ilgili söylemler de, söz konusu. Şehrin güvenliği anlamında, yer değişiminden de söz edilmekte, bu arada!

Yeni kent; Mykale dağlarının güney yamacında, tekrar inşa ediliyor!

Izgara planlı tasarlanan, antik çağdan günümüze ulaşan en önemli kentlerden; bu anlamda! Sokaklar dik açılı ve yükseltilerden dolayı, birçoğu merdiven düzenli!

Priene; ünlü mimar Hippodasmos’un kent planının uygulandığı ilk ve en önemli kent!

İlginçtir; dışarıdaki surlar; ham! Harç veya bir bağlama ünitesi kullanılmamış.

Yerleşim biçimi ve tarihi ile; Anadolu’nun ‘Pompei’si olarak adlandırılıyor!

Priene; zengin bir kent değil! Büyük İskender’in ve Kapadokya Krallığı’nın maddi desteklerinden söz ediliyor; gelişimi için!

Buna karşın, bir bölümü yurt dışına kaçırılmış olsa da, günümüze ulaşan buluntulardan, son derece görkemli yapılara sahip olduğunu anlıyoruz.

‘Athena Tapınağı’, ‘Demeter Tapınağı’, tiyatro, agora, ‘Asklepion Tapınağı’, bouleuterion, aşağı ve yukarı gymnasium, Büyük İskender’in evi, ‘Mısır Tanrıları Tapınağı’, ‘Bizans Piskoposluk Kilisesi’ kalıntıları; kente dair farklı bilgiler veriyor bize!

Tabi en önemli yapı; Athena Tapınağı.Ünlü mimar ‘Pytheos’u; dünyanın yedi harikasından biri olarak ünlenen, ancak ne yazık ki günümüzde neredeyse boş bir alan görünümünde olan, bugünkü Bodrum yani Halikarnasos’daki  Mouseleum ve Didyma’daki Apollon tapınaklarının mimarı olarak tanıyoruz. Priene’deki Athena Tapınağında da, O’nun imzası var.

6 x 11 sütunlu yapı, deniz seviyesinden yaklaşık 100 metre yükseklikte ve İ.Ö. 4.Y.Y.’a tarihli.

Vitruvius; Athena tapınağından söz ederken, İon tapınaklarının özelinde, burayı örnek olarak göstermiş!

Priene, şu anki konumu ile, Söke’ye 15, Aydın’a 64 ve İzmir’e 124 km. mesafede, Söke ovasına tepelerden bakıyor.

Roma döneminde fazla bir değişikliğe uğramamış; Helenistik dönemdeki yapısını, büyük ölçüde korumuş!

İ.Ö. 3.Y.Y.’a tarihli görkemli Zeus Tapınağı, 13,5 x 8,5 m. ebatları ile kentin özeliymiş! Ne yazık ki Almanya’ya götürülmüş.
Kentin en eski tapınağı ise; Demeter!
 

İ.Ö. 2.Y.Y.’da en parlak dönemini yaşayan Priene isminin, Luwi-Pelasgos dillerindeki karşılığı; ‘Hisar yurdu’!

Bu da; kentin dağlık bir arazide kurulmasının anlamı olarak açıklanabilir!

Bouleuterion, Priene’de en iyi korunmuş yapılardan biri. 640 kişi kapasiteli olduğu düşünülüyor!

İ.Ö. 3.Y.Y.’a tarihli Agora, 76 x 47 metre ebatlarında. Dor düzenine sahip!

Priene halkının, iklimsel koşullar gereği, gündüz saatlerini evlerinde değil, stolarda ve agorada geçirdikleri düşünülüyor. Kent agorasının önemi büyük!

50 sıralı ve beş bin kişi kapasiteli tiyatro, İ.Ö. 3.Y.Y.’a tarihli. Sahne arkası, neredeyse tümüyle ayakta. Kulisten, sahne ve seyirci platformuna bakış, gerçekten sihirli.

Gösteri sunanlar, bu farklı atmosferde sahne de yerlerini almışlar. Yetkinlerin ya da asillerin, gösterileri izlerken kullandıkları taş koltuklar, bugün bile özel. Seyirci sıraları, sahne ile birleşiyor.

Tiyatronun hemen üzerinde, bir su arıtma ya da dinlendirme sistemi varmış! Kaynak sular, belki yağmur suları ile beraber burada toplanır ve bir künk sistemi ile beraber depolanacakları alana akıtılırmış! Kentin eğimli yapısı, buna çok uygun elbette.

Mısır Tanrıları Tapınağı, kutsal alanı ile beraber, ‘İsis’, ‘Serapis’ ve ‘Anubis’e adanmış.

Priene için, Büyük İskender’in öneminden söz etmiştik. İşte O’nun adını taşıyan ev de, burada!

Kentin önemli kişisi başka ama! Antik çağın yedi ünlü bilgesinden biri! Bias! Priene’de yaşamış; çocuk yaşlarında.İ.Ö. 6.Y.Y! Sonra, O’nu çok uzaklarda görüyoruz, tarih sahnesinde!

Bazıları, kenti o kadar çok benimsemişler ki, 30 yıl boyunca kazandıkları tüm parayı Priene için harcamışlar. Ve tabi halktan da büyük takdir toplamışlar! Bu isimler; Moschion ve Athenapolis! Kentin yönetiminde de önemliler!

Bizans döneminde piskoposluk merkezi olan Priene, İ.S. 13.Y.Y.’da tamamen terk edilmiş.

İ.Ö.7.Y.Y.’dan, İ.S. 13.Y.Y.’a dek tarih sahnesinde yer alan Priene’de elbette bir sürü uygarlık hüküm sürmüş!

İ.Ö. 645’lerde Lidya egemenliği söz konusu. İ.Ö. 630’larda Kimmer’lerin kenti talan ettiğini görüyoruz.

İ.Ö. 547’lerde ise Pers egemenliği var!

Bunun dışında, Seleukos’ların, Ptolemaios’ların ve Bergama Krallığının hakimiyetlerini görüyoruz. Kentin, Roma yönetimine geçmesi de, Bergama Krallığı döneminde. Kral 3. Attalos’un vasiyeti üzerine!

Priene için önemli olaylardan biri de, İ.Ö. 490’lardaki İon isyanı! Pers egemenliğine karşı yapılan bu isyanda, bir İon kenti olarak Priene’de yer almış.

Pers’lerin kesin zaferi ile sonuçlanan bu başkaldırış; İon birliğinin hezimetine neden olmuş! Lade savaşı sonrası diğer İon kentlerinde olduğu gibi Priene’de de çok ciddi bir yıkım görüyoruz!

Priene; siyasal anlamda neredeyse hiç önemli bir konumda olmamış! İon şehirlerindeki önemi; daha çok dinsel ve coğrafi koşullardaki avantajlara bağlanabilir!

Üç ana giriş kapısına sahip Priene, terk edildikten çok sonra, 1600’lü yıllarda yeniden keşfediliyor.

Daha sonra, 1860’lar da da İngilizlerce başlatılan arkeolojik çalışmalar var.

1894’de Berlin Müzesi yetkilileri ‘Von Stradonitz’ ve ‘Carl Humann’ incelemelerde bulunmuşlar.

1895’de de, ‘Carl Humann’ başkanlığında kazılara başlanmış.

Ölümünden sonra, ‘T.Wiegend’ kazı başkanlığını üstlenmiş. Bir süre sonra da, Almanya adına yürütülen kazı çalışmalarında, ‘Wolf Koenigs’ ismini görüyoruz.

Söke ovasının üzerinde, hakim tepelerde kartal yuvası misali yer alıyor; Priene! Her şeye rağmen hala görkemli!

Çok iyi korunmuşların yanında, ne yazık ki epey eksik buluntularla da olsa; özel!

Priene; ülkemizde gerçekten görülmesi gereken bir antik kent!