‘Sıra dışı’ demek bile tam olarak açıklamıyor kentin özelliklerini…

FLORANSA

Ölmeden görülmesi gereken yerlerden!

Bu sihirli kenti anlatmaya nereden başlamalı bilmem ki? Her biri müze niteliğindeki sokaklarından mı;  görkemli meydanları ya da devasa heykellerinden mi? Keza, eşsiz sanat koleksiyonlarından mı; olmadı, rönesansı başlatması ile daha da bir artan şatafatlı yaşam stilleri ve tabi yaşayanların, burada nefes alanların yapısından mı? Karar vermek çok zor!

 

Peki ya hikayeler? Sanatçılar ve tabi ünlü ‘Medici’ler.

Floransa’yı anlatmak gerçekten güç! Tüm olguları sihirli olduğundan hangisi daha önemli veya diğeri daha ne kadar önemsiz ayırt etmek son derece güç!

‘Floransa’ deyince ilkin ‘Medici’lerden başlayalım o halde! Aslında günümüzde yaşanılan kent neredeyse onların eseri?

Üç yüzyıl boyunca; ‘Toskana Grandükü’ ünvanıyla Floransa’yı yöneten bir aile. Parasal konulardaki başarıları, bankacılık faaliyetleri ve ticaretleri ile gittikçe güçlenmişler, zamanla siyaset arenasında yer alarak kent yönetiminde de söz sahibi olmuşlar!

Diğer yandan; ‘Medici’ler son derece sanatsever bir aile. Kentin bu tarihsel zenginliğine ilişkin sahip olunan eserlerde ve sayısız koleksiyonda hep onların izleri var.

Öyle ki; son yöneten; ölüm döşeğinde sahip olduğu tüm sanatsal ve tarihsel eserleri İtalya toprakları dışına çıkarılmaması şartıyla halka bağışlamış ve sergilenmesine olanak tanımış.

Kuzey İtalya; Toskana…

Yemyeşil bir coğrafyada muhteşem topraklarda eşsiz tarım ürünleri var. İtalya’nın mutfağının kalbi olarak kabul edilebilir Toskana!

Mevsimsel anlamda neredeyse hemen her ürün yetişir bu topraklarda.

Kentin kurulumuna ilişkin bilgilere bakacak olursak;  I.O 59’da ‘Jul Sezar’ döneminde ‘Roma’ ordusundan emekliye ayrılan askerlerce ‘Arno’ nehri kıyısında kurulmuş! Kent büyüyünce;  ‘Arno’nun karşı tarafına da geçilmiş! E, o zaman da köprüler şart olmuş tabi.

İtalyanca’nın yanında İngilizce’nin de konuşulduğu kentin nüfusu, günümüzde milyonu geçmiş.

Bir dönem Toskana’ya başkentlik yapan Floransa; ‘İtalya Krallığının’da başkenti olmuş kısa bir süre!

Kent Roma’ya 1,5 saat, Venedik’e 2 saat mesafede, tren ile.

102 km2 lik ‘Floransa’ için anlatacak çok şey var.

Ülkemizden buraya direkt uçak seferi yok. ‘Milano’ ‘Roma’ veya ‘Pisa’ üzerinden gidilebilir.

Küçük bir kent olmasına karşın, gezilip görülmesi gereken o kadar çok eser var ki; adeta zaman yetmiyor. Burayı 3-4 günden önce tam anlamı ile gezmek olası değil. Planınızı buna göre yapın. Detaycı olanlara bu sürede yetmeyebilir?

Yaz ve kış oldukça sıcak ve soğuk! Bahar ayları idealdir ziyaret anlamında burası için. Öte yandan Şubat’tan itibaren özellikle sevgililer günü ile başlayan bir festival takvimi var kentte. Bu da tercihlerde etkili olabilir. Devamında Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz ve Eylül’de de çeşitli etkinliklere sahne oluyor Floransa!

Kentin tümünü, resimlemek için tek yer ‘Michelangelo Tepesi’.

Ve meydanı! Buradan Floransa bir başka görünüyor. Tüm sihir, o çekilecek kareye yansıyacak? Aynı sihir, bu meydana adını veren ünlü sanatçı için de geçerli. ‘Michelangelo’, Floransa için eşsiz eserler yaratmış son nefesine dek. Ünlü ressam ve heykeltraş; aslında çok daha başka özellikleri de var!

Herkes, o ünlü ‘Davit’ heykelinden söz edecek. Süslediği meydandan iç mekana taşınmış 1800’lerde;  doğa koşullarından etkilenmesin diye.

Ama usta sanatçının daha pek çok eseri var buraya dair. Büyük bölümü günümüze gelebilmiş. Bazıları tamamlanmamış olsa da?  

‘Akademia Galeri’ mutlak ziyaret edilecek bu anlatılanlar için.

Kentin ilk ismi ‘Florentia’… İtalyanlar ise buraya ‘Firenze’ der.

Ulaşım anlamında ‘Novella Tren istasyonunun’da bulunduğu ‘Novella’ meydanı merkez konumunda. Uluslararası tren ağı burada buluşuyor. Meydan civarında kısmen daha ekonomik oteller bulmakta mümkün. Tarihsel ana merkezlerin biraz dışı ama konaklama sıkıntı yaratmaz. Bu küçük kent zaten genelde yaya olarak gezilecek. Taxi ve otobüs gibi seçeneklerde yok değil elbette. Buradaki ‘Santa Maria Novella’ dominikan kilisesi önemli! Floransa’daki en ünlü freskler burada!

Kentte çok meydan var ama temel olarak iki tanesi öne çıkıyor. ‘Duomo’ ve ‘Signoria’…

Bu iki meydan ve çevresindeki yapılar, içlerindeki eserlerle Floransa’nın en özelleri.

Ve bir başyapıt;  Floransa Katedrali! ‘Santa Maria dell Fiore’… 1296 başlanan inşaat, yaklaşık 150 yıl sürmüş! ‘Geç gotik’ tarzındaki yapının içi ise daha sade! Ancak iç kubbe freskleri göz kamaştırıyor! 1333-37 arasında burada çalışan mimar ‘Giotto’, devasa çan kulesinin inşasına girişmiş; katedralde! Bugün kentin özel simgelerinden biridir bu kule! Dört yüzden fazla basamakla çıkılan kule üzerinden görünümü hayal edin? Doğal olarak kule; mimarın adı ile anılıyor! Giotto…

 Bu katedralin diğer yanı ise sayısız eserleri barındıran bir müze! ‘Ghiberti’den ‘Michelangelo’ya; ‘Donatello’ya değin pek çok sanatçının eseri var!

‘Duomo’ meydanındaki bir başka özel yapı ise; ‘Vaftizhane’…

12.Y.Y.’a tarihli ve sekizgen bir mimariye sahip! ‘Ghiberti’nin eseri olan yapı, ‘Aziz Giovani’ye adanmış! Pek çok saray soylusu bebeğin vaftiz törenlerinin gerçekleştirildiği mekanın dış kapılarına iyi bakmalı! ‘cennetin kapıları’ tasvir edilmiş! Burada her yer müze ya! ‘Museo dell’ Opera’da buranın, vaftizhanenin müzesi!

Bir Rönesans dönemi eseri bu müze. Tıpkı ‘Uffizi Galerisi’, ‘Academia Galeri’ ve ‘Bargello’da olduğu gibi…’Medici’ ailesinin imzaları bunlar!

Sonları, ilginç olmuş ailenin! Nesilleri tükenmiş? İşte o nedenle de Floransa, ‘Medici’ler sonrasında önce ‘Avusturya İmparatorluğu’ kontrolüne girmiş, sonra da ‘İtalya Krallığı’na bağlanmış!

Ünlü ailenin imzası bulunan pek çok yapı var, Floransa’da! . ‘Vecchio’ Sarayları mesela.  ‘Palazzo Vecchio’… Aile üyelerinin bir bölümünün yaşam sürdüğü ve kenti yönetirken kullandıkları mekanlar burada! Günümüzde yine onlardan kalan sanat koleksiyonları sergileniyor! Ama ilginç bir nokta var. Ünlü mimarlara yaptırılan bu saraylar arasında üstten çeşitli geçitler var! Amaç, aile üyelerinin halkın arasına karışmadan bir binadan diğer binaya geçişini sağlamak! Mesela bunlardan biri ‘Pitti’… Bir ‘Medici’ sarayı ve orada da bir sanat koleksiyonu sergilenmekte!

Özellikle 14. Y.Y.’da Floransa’nın kalbi! ’Piazza dell Signoria’…

‘Neptün heykeli ve ‘Neptün’ havuzu da burada! Bu arada ‘Vecchio’ saraylarının bir bölümü bugün bile hükümet binası olarak kullanılıyor!

‘Vecchio’ deyince tabi akla hemen ‘Ponte Vecchio’ geliyor! Floransa’nın en ünlü köprüsü! Dışarıdan bakılınca hiçbir özelliği yok aslında!

 

Ama hikayeleri var; o’nu özel kılan! Burası kentin ticari kalbi; bugün bile! O dönemlerde deri üreticilerinin toplandığı, sıra sıra dükkanların yer aldığı bir yermiş! ‘Arno’ nehrinin iki yakasını bağlayan köprüde üretim yapan dericilerin bırakıtları, nehrin sularına karışıp tatsız kokular oluşunca buraya ilişkin farklı düşünceler gelişmiş! Çok sonraları kuyumcuların, değerli taş imalatı yapan ticarethanelerin yer aldığı dükkanların merkezi olmuş köprü!

2. Dünya Savaşında, hemen her yere zarar veren ‘Hitler’ bile, bu kenti ve bu köprüyü çok sevmiş. Pek çok yer bombardımanlarla yıkılsa da, burası kısmen de olsa ayakta kalmayı başarmış!

Çikolata, reçel, şarap, balzamik sirke, zeytin ve zeytinyağı… Floransa’da özel! Ticareti önemli; hediyelik eşyaların yanında bunları da satın alabilirsiniz. Kentin zenginleşmesinde önemli faktörler hepsi.

Hediyelik almak isteyenler, ‘Via del Parione’yi ziyaret edecek! Yerel markaların adresi ise; ‘Via del Corso’… Yok, ben dünya markaları ile karşılaşmak istiyorum diyorsanız, rota da ‘Via dei Tornabuoni’ olmalı!

Peki mutfaklarda neler var? Pizza ve makarna zaten en başta, sırada! Yalnız buradaki mantar soslu makarna özel; tabi sevenlere? Başlangıç için, ‘Ribalitta’ çorbası öneriliyor? ‘Floransa usulü pişirilmiş biftek için ise, ana yemek diyelim!

Floransa, öğrencinin çok olduğu bir kent!

Bu nedenle de publar, barlar ve gece eğlenceleri oldukça hızlı. Yani tarihi tam anlamı ile yaşarken, dileyenler sınırsız gece eğlencelerine de tanık olabilirler!

Kentin iki temel meydanından söz etmiştik! Her biri bambaşka değerleri barındırıyor!

‘Uffizi Sarayı’ ve galerisini anlatmaya geldi sıra! Dünyaca ünlü bir yapı bu! ‘Medici’ler yönetsel işlerin bir bölümünü buradan yürütürken, bilimsel çalışmaları da yönlendirmişler bu mekanlardan!

Her daim kapısında sıralar olur, girmek güçtür! Bu nedenle gelmeden internet üzerinden alınan biletler ile girilebilen galeri ve müzeleri tercih edin!

Ancak sırada beklemek için bile değer! 14. Y.Y.’dan başlayarak  sanat akımları, özellikle resim sanatı ile ilgili çok eseri görmek olası burada! ‘Medici’lerin koleksiyonlarından!

Burada, Floransa’da ‘Medici’ izi olmayan bir yere tanıklık etmek olanaksız. 14.Y.Y.’a tarihli  ‘Riccardi  Sarayı’da bu ailenin izlerini taşımakta; orayı da kullanmışlar.

Peki bu ailenin üst düzey yöneticileri nerede yatıyor; mezarları nerede? ‘San Lorenzo’; tabi ki adres! Görkemli mezarlar burada sıralanıyor.

Yine mezar yapıları ve freskleri ile ünlü bir başka yapıda; ‘Santa Croce’ bazilikası. Görülmesi şart.

Son olarak ‘Cumhuriyet meydanı’; ‘Piazza Della Republica’…

Dinlenmek, soluklanmak için ideal; kafeleri ile ünlü.

Floransa’yı tekrar ziyaret etmek ister misiniz; bence evet? Zaten bitiremedik; tekrar gelinecek!  ‘Mercato Nuovo’ domuz çeşmesine gidilecek; bunun için! Domuzun burnu okşanacak ve para atılacak. Dilekler kabul olursa, tekrar Floransa ziyareti gündeme gelebilir? İnanç bu; isteyenler inanır?