BİR YILBAŞINDA, DOSTLARLA SALERNO’DA…

Bu şirin İtalyan şehrinde dört mevsim gezmek mümkün. Kış’ın kentin üst tarafları, ara sokakları sizi çağırır! Yazın ise kıyısı, denizi, güneşi, kumsalı… Beğenirsiniz!

Öncelikle tüm okuyucularımızın, takipçilerimizin yeni yılı kutlu olsun. 2018 herkese sağlık, başarı, mutluluk ve huzur getirsin.

Tourmag’in yeni yıl sayısında nereyi anlatalım diye düşünürken; şık bir anı geldi yıllar öncesinden? Hele bilgisayarı karıştırıp fotoğrafları da bulunca, hoş bir gezi yazısı daha oluştu bence. Elbette takdir sizin.

Evet Salerno’dayız! Birkaç yıl önce yılbaşı kutlaması için hoş bir İtalya seyahati tasarlamıştım. O yıl,  İtalya hiç görmediği sertlikte bir kış yaşıyordu. Ne gam? Arkadaş grubumuzun yaptığı sıcacık espriler, sohbetler bizi üşümekten alıkoyuyordu! Evet, Bursa’lı üç çiftten oluşan arkadaş grubuyla birlikte Salerno seyahatimiz başlıyor!

Güney İtalya’da,  Campania bölgesindeki Salerno; Napoli’nin güney doğusunda, adını taşıyan körfezin ise kuzeyinde yeralır. Yaklaşık 150.000 nufuslu kent, M.Ö. 197-194’de bir Roma kolonisi olarak kurulmuş. Günümüzde 60 km2’lik bir alana sahip.

Amalfi kıyılarını, Sorrento’yu, Positano’yu herkes bilir ama Salerno nedense atlanır. Onlar kadar popüler değildir. Oysa;  muhteşem denizi, kumsalları, limanı, kıyı şeridi görülmeye değerdir. Hele ara sokakları…

Ben ‘Çizme’ de,  eski İtalyan özellikli ara sokakları dolaşmaya bayılırım. Elbette fotoğraf çekmeye de… Daracık sokaklarda rengarenk evler;  bazen bakımsız, ama hep ışıltılı. Kediler,  köpekler, çiçekler, boncuklar her ne varsa;  İtalya da ara sokaklar, yaşar dostlar! Zengini de fakiri de çok farklı değildir; nasılsa? Bir cümbüştür adeta… Yaşar ve yaşatır ziyaretçilerini…

Bursa’lı dostlarımızla Salerno’nun arka sokaklarını keşfe dalıyoruz. Kah fotoğraf çekiyoruz, kah bir Pub da mola verip şaraplarımızı yudumluyoruz. Vee, bolca sohbetin eşliğinde bolca gülüyoruz. Dostlarımızda ilk kez gelmişler buraya, bizim gibi. Ve hayran kalmışlar…

Napoli üzerinden gelinir Salerno’ya; ülkemizden. Tek lokasyon. Napoli-Salerno 55 km. Tren ve otobüsle ulaşım söz konusu.

Şimdi kente girelim, önemli özelliklerine bir göz atalım. Dünyanın ilk Tıp Fakültesinin burada kurulduğunu biliyor muydunuz? ‘Scuola Medica Salernitana’… 9. y.y.’da kurulmuş, 11 ve 12.y.y. da şöhreti diğer kıtalara ulaşmış, süregelen oluşumları ile hala öğrenci yetiştiren bir kurum. Ana oluşum bir müzeye dönüştürülmüş…

Öğrenci deyince,  burası tam bir öğrenci kenti. Değişik bölge ve ülkelerden, tabi Türkiye’den de çok sayıda öğrenci buraya akın etmiş. Sokaklarda genç nüfus fazla. Bunda en önemli etken;  Salerno’nun İtalya’nın diğer bölgelerine oranla daha ekonomik olması. Bir başka etken ise güvenlik. Önceden Napoli mafyasının etkisi altında kalan kent,  şu an gerçekten güvenli. Napoli bu anlamda hala sıkıntılı!

Şehrin alışveriş merkezi Corso Vittorio Emanuele, her saat tıklım tıklım. 900 metrelik bu cadde de, giyim, mücevherat, hediyelik eşya dükkanları sıralanmış. Sabahları ise Lungomare,  yani sahil şeridi sabah sporu yapanlarla dolup taşıyor.

2.Dünya Savaşında,  Güney İtalya’ya yapılan üç çıkarmanın en önemlisi buraya yapılmış. Bir ilginç not daha; 2.Dünya Savaşından sonra, birkaç ay İtalya’ya başkentlik yapmış Salerno… Tüm bunları konuşurken, fotoğraf çekip dolaşırken sokakları,  birden acıktığımızı hissediyoruz, dostlarla… Yılbaşı nedeniyle rengarenk süslenmiş sokaklardan geçerek küçük ama son derece sevimli bir meydanda buluyoruz kendimizi. O’da ne;  meydana tepeden bakan konumda şık bir restaurant… En güzel masada yerimiz hazır. İlkin, rose şarap ikramı var herkese, sonra da meşhur mozarella… Keyifler yerinde. Bu restaurant’da ki bir uygulama; büyükçe bir tabakta üç ayrı sıcak! Beraber servis ediliyor. Hepsi birbirinden leziz. Spagettiyi de unutmayalım, şüphesiz kırmızı şarap eşliğinde! Nefis yemekler, önce masamızı sonra miğdemizi dolduruyor! Kahkahalar ise hiç eksik olmuyor!

Daha gezilecek yerler var! Toparlanıp hesap istiyoruz. Rakam gayet makul. Dostlardan biri hesaptan payımıza düşeni tek tek topluyor bizden ve bütün olarak 500 Euro veriyor garsona ödemek için. Aman; garsonun yüzü bir anda değişiyor! Belli ki daha önce pek yaşanmamış böylesi. Para üstü için koşturmalar, bozdurmaya çalışmalar… Olası; pek çok kişi kartla ödediğinden veya daha küçük nakitler kullanıldığından alışık değiller; 500 Euro görmeye! Ama, bu da bize çeşitli ikramları getiriyor beraberinde! Mutluyuz…!

Gezmeye devam. Gezme deyince; şehir içi ulaşım taksi, otobüs vs. gayet iyi. Ama,  herzaman yürümenin tadı bir başka.

Görülecek yerler arasında, kale hariç ulaşım kolay. Castello Di Arechi… Bin yıla tarihleniyor ve manzarası nefis. Kenti yukarıdan kucaklıyor adeta.

Duomo… Avrupa’da pek çok kentte duyarsınız katedral ismi olarak… Burada da var. Ancak St. Matteo da deniyor kentin en ünlü katedraline… Mimarı Roberto Guiscarolo…1076-1080 arası inşa edilmiş. 1085 de ise kutsanmış! 56 metrelik çan kulesi, Norman-Arap mimari tarzı ile önemli. Devasa bronz ana kapının ise İstanbul’dan getirildiği söyleniyor?

Ara sokaklar da çok şık şapeller görmek mümkün. Arkeoloji müzesi de ziyaret edilebilir.

Salerno’da gece hayatı pek hızlı değil. Belki bundan sonra öğrenim çağındaki gençlerin sayısının artması ile renklenebilir.

Anlatmaya çalıştığım bu kenti görmenizi tavsiye ederim. Kışın ayrı, yazın ayrı güzellikte mutlaka.

Kafa dengi dostlarla sayısız espriler eşliğinde kenti gezmek de etkilemiş olabilir bizi? Yok; Salerno gerçekten güzel!

Dilerim hepiniz, iyi dostlarla,  iyi geziler yapın…

Hoşkalın…