PRUVA’DA KAZIKLI KOY’U VAR… RASTGELE…

Hiç bilmediğiniz bir koya girerken ne hissedersiniz? Elbette tekneyle… Pek çok kaptan bunu yaşadı Kazıklı koyuna girerken… Masmavi suların yemyeşil bitki örtüsüyle buluşması, pırıl pırıl bir güneş, tekne motorunun sesi ya da rüzgar uygunsa sadece yelkenin pırpırı, teknenin suda hareketinin getirdiği, pupa’daki beyaz dalgacıkların hışırtısı… Haa bir de ; kuşların cıvıltısı… İşte Kazıklı…

Biz kaptanların gözüyle her havaya liman! Ne demek? Hangi yönden,  ne eserse essin; tekneyi güvenli bir yere taşıyacağınız yerler mevcut!

Ustamız Sadun Boro’ nun kitaplarında da adı geçen ’Kazıklı Limanı’ ve çevresinde,  demir atıldığında zincirin baklaları,  metrelerce derinde tek tek sayılırmış! Günümüzde yazık ki bu görüntü yok. Yıllar önce hangi mantıkla bilinmez; kurulan balık çiftlikleri, koyun zaten hareketsiz olan suyunu bozmuş! Evet; zaman içinde söz konusu çiftlikler koyun epey dışına taşınsa da; denizin,  Sadun Kaptan’ın anlattığı günlerdeki duruluğa dönmesi, zaman alacak belli ki. Ama gittikçe bir iyileşme var. On yıldan fazla; buraya demir atan bir kaptan olarak söylüyorum!

 Burada;  yerel halkın deyimleri ile; ‘kızlar plajı’, ‘yarım liman’, ‘karasu’ gibi küçük bükler gerçekten görülmeye değer!

Birkaç yıl önce, ana koyun girişinde yapılan marina,  bölgenin önemini arttırdı. Çok sayıda yerli ve yabancı bayraklı tekne yüksek sezonda bir süreliğine,  kışın ise uzun zaman burada bağlanmaya başladı. Elbette istihdam ve gelir bazında koya değer kattı.

Şu an yiyecek-içecek, tekneler için kumanya servisi veren iki adet restaurant mevcut. Koyun güney yönündeki sitelerde yazı geçiren, ya da günlük olarak buraya gelen tatilseverler de, bu restaurantları dolduruyor. Fiyatlar makul… Kışın da koy’da yaşayanlar mevcut.

Zeytin ve zeytinyağı; elbette burada da çok leziz! Mutfaklarda kullanılan sebze-meyve, tamamen yerli, organik. Dağ tepe dolaşırken adaçayı, kekik, deniz börülcesi toplayabilirsiniz.

Kazıklı deyince kalamar’dan söz etmezsek olmaz! ‘Sırtı’ tabir edilen bir çeşit olta ile yakalanan taze kalamar; ızgarada ya da tavada enfes pişiyor. Buraya özel!

 Koy; eskiden Lagos yatağı olarak bilinirmiş! Olası;  elverişli bulmuşlar burayı yumurtlamak için. Bugün yazık ki çok az görülüyor Lagos.  Ama Çipura, Levrek, İstavrit, Lambuka, 

Kefal alabildiğince bol.  Hiç bilinmeyen, buraya has küçük ama leziz balıklar da mevcut. Nadir çıkan ancak lezzeti ile sizi sarmalayan mavi yengeç’e ne demeli? Sakın fazla yemeyin, zehirler, hatta ölüme kadar götürebilir. Herşey tadınca, kararınca…

Balıkçı teknelerinde yapılan, soğanlı domates salatasının halis zeytinyağı ile kokusu çok uzaktan hissedilir burada… İlginçtir; burada ilk kez gördüm. Yeşil taze fasulye ile barbunyayı bir arada pişiriyorlar ve nefis oluyor. Elbette ünlü bazlamaları;  kahvaltının vazgeçilmezi. Tabi ki peynir, çökelek,  bal da;  yerli halkın üretimi ile bir başka güzel. Yemeye içmeye fena daldık. Yıllar önce koyda açılan ilk kahvehane; sonradan lokantaya çevriliyor. Mecburen… İhtiyaç var. Elektrik yok, tabi depolama da!  Az da olsa gelen müşteriden balık siparişi alınıyor, sonrasında palet,  şinorkel ve zıpkınla dalınıp müşterinin istediği balık vurulup servis ediliyor. Şaka gibi; ama değil!  O zamanlar koydaki balık çeşitliliği ve bolluğuna dikkat!

Ya burası nerede diye soruyorsunuz? Konum ilginç! Kazıklı;  Milas, Bodrum, Didim üçgeninin tam ortasında. Öyle ki;  önceki belde Akbük,  Didim’e ve Aydın’a bağlıyken;  Kazıklı, sınırda Milas’a ve Muğla’ya bağlı. Denizden;  Güllük körfezinin içine yaklaşık 4 mil girip kuzeye yönelirseniz;  işte Kazıklı limanı.

Denizden karadan nasıl gelirseniz gelin, Kazıklı limanını mutlak görün…

Son yıllarda bakirliği ile pek çok ulusal ve uluslararası firmanın takibinde bu koy! İçeride imar izni yok! Peki dışında? Kazıklı’nın doğu yönünde ana koyun dışında bir uluslararası firma faaliyette. İnşaat süreci biraz problemli olsa da; çalışıyorlar. Koydan çıkıp Batıya yönelince başka bir oluşum var. Genel olarak faaliyete geçmiş durumda, ancak hala çalışmalar sürüyor. Hotel, devre mülk, rekreasyon alanlarını vs. içeriyor. Ancak ana koyun bakirliğini, yeşille mavinin buluşmasını,  bugün hiçbir şey bozamıyor.

Kazıklı’yı,  batıdan Akbük’e bağlayan yol nispeten iyiyken, doğudan Bodrum anayoluna bağlayan yol;  dar, virajlı ve kısmen bozuk. Aman dikkat!

 Koydan, köy 7 km. Milas 42, Muğla ise 111 km. Bodrum merkeze ulaşım 76 km. Araçla yaklaşık 1,5 saat alıyor.

Bölge ormanlık olduğundan kışın fazlasıyla yağış alıyor. Belki de ürün bereketi buradan geliyor. Iasos antik kentinin uzantıları,   bu koya dek geliyor. Yıkık bir ibadethane ve hala ayakta olan bir şapel bunun göstergesi. Bu nedenle, define arayanlar tarafından talan edilmiş. Piri Reis’in haritalarında da adı geçen koy- köy şu mana da önemli… Asıl köy,  denize sıfır nokta da kurulmuş. Ancak ilerleyen zamanlarda Yunan istilacılar, karşıdan gelip sıkça başmışlar köyü.  Küçükbaş, büyükbaş hayvanları kaçırmış ya da telef etmişler. O dönemde tam da kıyıda bir zeytinyağı sıkma yeri varmış… Sonraki yıllarda da bir jandarma karakolu inşa edilmiş ama ne fayda. Köylü kendini güvende hissetmemiş. Ve ikinci kez kurmuş köyünü yukarılara… Hala da orada yaşarlar. İyi bir ilkokul ve 24 saat hizmet veren bir ambulansa sahipler. Tabi personeliyle… El sanatlarını geliştiren, kadınlara yönelik kurslar da gündemde Kazıklı da.

Yakınında Kızılağaç ve Gürçamlar gibi köyler mevcut. Ancak Kazıklı’nın,  özellikle koyunun görkeminden çok uzak. Çam,  zeytin ve badem ağaçları ile bezenmesi,  belki de bunu göstergesi.

Koyun üzerinden,  köyden güneye bakıldığında çıplak göz ile Gölköy ve Türkbükü rahatlıkla görülüyor. Zira, denizden Gündoğan ve Türkbüküne 12 mil,  Didim Marinaya 13 mil mesafede.

 Özellikle yüksek sezonda hava uygunsa,  Milas-Bodrum havalimanına iniş kalış yapan uçaklar; koyun semalarına renk katıyor. Allahtan motor gürültüsü duyulmuyor.

 Gürültü deyince; sabah erken,  9 luk bir pancar motorun sesi biran uykunuzu bölebilir. Rahat olun;  balığa çıkan reislerden biridir.

365 günün 250 günü,  hava açık ve güneşlidir bu koyda.

Kaptanlar için rüzgar bilgisi de verelim. Ege de hep olduğu gibi koy; yaz sezonunda meltemle oyalanır.  Bazen Batıya kapalı olmasına rağmen Günbatısıyla mücadele eder. Poyraz genelde zorlamaz onu. Kışın çok sert lodoslara ise hayır diyemez! Ancak tekneyi güvenle saklayacağınız yerler mevcuttur Kazıklı da. Fiyort;  içeriye doğru dört mil girer. İskelelere bağlanma durumunda derinlik 2,5 m.dir!  Daha içeri girerseniz sorun var! Derinlik 50 cm’ e kadar düşer. Dip not. Koyda zaman zaman gel git olayı şaşırtacak düzeyde olabilir; bu da kıyı yakını yerleri tehdit eder niteliktedir.

Evet bu koydan ve bu köyden anlatacaklarımız bu kadar. Umarım keyif aldınız.

Bir gezgin olarak benim önerim;  Kazıklı’yı kaçırmayın… Hoşkalın…