Dokuz bin yıl’dan fazla var oluş!

DİYARBAKIR

Belki de insanlığın başlangıç noktalarından?

Eğil ve Silvan, Hassun, Ergani; yakındaki ‘Hilar’ mağaraları, Çayönü. Acaba kaç kişiye, neleri anımsatıyor? Eminim az kişiye, çok az’ı!

Midyat’ı da biliriz, Hasankeyf’i de, Göbeklitepe’yi de! Yerleşik insan, bir yere bağlanan, üreten ve yaşayan! Bu üç yerde izleri var, belki başka yerlerde de?

Diyarbakır’a bakacağız. Gizli kalmış gerçekler! Yine mağara evler, ilk yerleşikler, ekip biçenler. Burası farklı ama! Dünyada, ilk madeni işleyen yerleşikler. Bakır! Nasıl bir coğrafya, nasıl bir ülke? Kaç kişi biliyor bunu?

Diyarbakır çok farklı, çok güzel. Yaşanılan dokuz bin yıl kanıtlı bilgi var buraya dair! Kanıtlanamayan? Hasankeyf ve Midyat için 12 bin yıl dendiğinde, üç bin yıl fark demektir ki; anlamsız, bu denli yakın yerleşikler için? Buluntular da sorun var; ya da eksik.

İnsanlığın gelişimi ile beraber sayısız uygarlık sonrası Arapların istilası ile ‘Bakr Bin Vail kabilesi’ etkin. ‘Diyar-ı Bakr’ (Diyar; malum yer demek) farklı söylemlerle ‘Diyarbekir’. Osmanlı’da 1867’de vilayet. Cumhuriyet döneminde de 1937 meclis kararı ile ‘Diyarbakır’!

Bir kenti, yeri gezmeden önce, bence tarihine gelişimine bakmalı. Bilinçli gezmek bence bu! Ciddi biçimde terörden etkilenen bir bölge burası ve son yıllarda problemsiz gezilebiliyor. Geçmişte bir sürü müze, sanat eseri tahrip gördü. Gerçi tarihte de aynı örnekler, hem de sıklıkla var.

Mezopotamya’da, ulu nehir ‘Dicle’ kıyısında ölmeden görülmesi gereken yerlerden. Büyük kentlerden, Diyarbakır’a düzenli hava ulaşımı söz konusu. Havalimanı, merkeze 10 km. uzaklıkta. Araç kiralama, taxi, otobüs; ulaşımda soru yok.

Kent merkezini 3-4 günde gezmek olası; hava şartlarını dikkate almalı ama!  -23’den, +47’ye değişen bir hava; tabi karasal. Kilo almamaya dikkat edilecek, bu coğrafya da yemeden olmaz çünkü! Tabi ki et ön planda. Özellikle ciğer ünlü. Bulgur ve sakakat çok kullanılıyor. İçli köfte, kaburga dolması özel. Birkaç yöresel; meftune’kuzu eti, kabak, patlıcan’, nardanaşı‘bulgur, kıyma, baharatlar’ ve ‘duvaklı pilav’. Yoğurt ve tereyağı ile servis edilen’ hillorik’pıçıkda diyen var, bulgur toplarını atlamayalım. Ancak bu bir lezzet turu değil, tarih turu. Böyle bakalım geziye!

16 bin km2 ile, on yedi ilçeli, yaklaşık iki milyon civarı bir nüfus. Mezopotamya’nın en önemli kentlerinden. Buğday, mercimek, nohut, arpa, pamuk, üzüm, kavun, karpuz cenneti.

Dicle ve kollarının bereketi. Güneşin gücü. ‘Hevsel bahçeleri’ bundan önemli. UNESCO Dünya Mirası Listesinde, 2015 den beri.

Toprak ve insan ilişkisinin belki de en eskisi; Mezopotamya’nın tarihi tahıl ambarı. Ötesinde, sayısız hayvan türünün yaşam alanı, iki yüz bin civarı kuş çeşidi desem! Ayrıca; tabi maden, bakır! Ama en önemlisi petrol!

‘Amid’ ya da ‘Amidi’ denmiş buraya yüzyıllar önce. İ.Ö. 200’lere dayanıyor, ismin hikayesi. Asur hükümdarı ‘Adad Nirari’nin kılıcının kabzasında işlenmiş bir ad. Çok sonra ‘Roma’ ve ‘Bizans’ta da ‘Amid’, ‘O’mid’, ‘Emit’, ‘Amide’! ‘Kara Amid’ demişler Türkmenler, bu coğrafyanın özeli siyah bazalt taş kullanıldığından.

Türkçe, Kürtçe, Arapça, Süryanice, Ermenicenin konuşulduğu bir zengin coğrafya. Bu topraklardan geçen uygarlıklara bakınca az bile. İ.Ö. 3 binlerden başlayarak; Hurri-Mittani, Hitit, Asur, Arami, Urartu, İskit, Med, Pers, Makedon, Selefkos ‘selefkuş’, Part, Ermeni, Sasani, Emevi, Abbasi, Hamdani, Mervani, Artuklu, Eyyubi, Moğol, Akkoyunlu, İnaloğlu, Karakoyunlu, Selçuklu, Bizans, Safevi, Osmanlı.

Bunlar dışında, birkaç yıl egemen olanlar, bırakıp alanlar, giden gelenler var. Aslında saydıklarımızda da yaşanmış bunlar!

6 km.’ye ulaşan şehir surları, Çin seddinden sonra, ayakta kalan uzunluk anlamında ikinci sırada; dünya da!  Buralar da UNESCO Dünya Mirası Listesinde! 12 metre yükseklik, sayısız kabartma, kitabe! Bir kalkan balığına benzetilen, kenti sarmalayan surlar. Tarihi, tam bilinmiyor. İ.Ö. 349’da, Bizans döneminde ‘Constantinos’ yenilemiş deniyor. Demek yapılış çok daha eski.

Kent, dört, bazılarına göre beş kapıdan dış dünyaya açılıyor. Zamanında, 82 burçlu 16 küçük kalecik ile var olan bu sistem korurmuş kenti. Diyarbakır’a bir ‘kale şehir’ denmesi bundan. İşte bu kalenin kapıları.

Harput Kapı, şu an güzel sanatlar galerisi. İlk kapı. Mardin Kapı, ikinci, 900’lü yıllara tarihlenir. Dicle Kapı, yeni olarak bilinen, 1240’lara tarihlenen! Bizans dönemi. Urfa Kapı; ‘Rum kapı’ da deniyor. Kapıların en büyüğü ve Osmanlı sefere çıkarken burayı kullanıyor. Kimi kaynaklar da bir kapı daha var!

Ahmed Arif’lerin, Cahit Sıtkı’ların, Ziya Gökalp’lerin kenti; Diyarbakır. Hepsinden izler var. Evleri, eşyaları, eserleri. Onlar aslında bizim kalbimizde; dizelerle, hikayelerle! Adlarını taşıyan yapıları mutlak görün; vefa!

Diyarbakır; Yontma, Cilalı Taş, Tunç Devirlerinden, tarihi bize yansıtan kent. Bilinen ilk uygarlık; Hurriler! uygarlık ekseninde son nokta da; 1500’lerde ‘1.Selim’ ile Osmanlı. Geçen sayısız uygarlık, inanılmaz izler ve eserler bırakmış.

2018 Turizm Oskarı, ‘Altın Elma ödülü’; Diyarbakır’ın.  Ana Müze ve Arkeoloi Müzesi’nde sergilenenlere bakınca; az bile. Eski Tunç Çağından, Asur’a, Helen’e, Roma, Selçuklu ve Akkoyunlu’ya! Arkeoloji Müzesi farklı mı; Urartu’dan Artuklu’ya, Bizans’dan Karakoyunlu’ya, sayısız eser!

Dünyanın ilk üniversitesi kabul edilen ‘Mesudiye Medresesi’, burada. Neler mi öğretilmiş? Astronomi, tıp, biyoloji, kimya, matematik. 1198’e tarihli, Artuklu Emiri ‘Ebu Muzaffer Sökmen’ tarafından yaptırılmış. Eşsiz motifler, kitabeler, yazıtlar; tam fotoğraflık. Hemen ilerisinde ‘Zinciriye sincariMedresesi’; o da özel. Ulucami’nin hemen yanı buralar!

Evet bu muhteşem yapıdan ‘Ulucami’den söz edelim. Benim şu ana dek gördüğüm en mükemmel cami. Aslında kilise. Roma dönemi, 639 diye bir tarih var. Hikaye karışık, en altta bir Pagan tapınağı var. Sonra onun üzerinde, yıllar içinde ‘Mar Toma Kilisesi’. Bilgiler kıt, ancak Hz. Ömer döneminde buraya gelen Müslümanların, bir dönüştürmesinden söz ediliyor. O zamanlar; ‘Cami-i Kebir’ demişler. Bazalt taşından işçilik olağanüstü. Zaman içinde egemen olan güçlerin de dokunuşları, göze çarpıyor. Ünlü bilgin ‘El Cezeri’nin tasarımı güneş saati, sekiz yüz yıldır avluda. Sismik olayları denetlemek için, insan gücü ile hareket edebilen bir dönerli sütun; o yıllara göre çok ileri teknoloji; burada mevcut!

İki yüz civarı yekpare taş direğin sırtladığı mimari şaheseri ‘Ulucami’; yirmi kadar, Artuklu, Akkoyunlu, Karakoyunlu, Osmanlı kitabelerinin süslemeleri ile de, Diyarbakır’ın özel’i!

Bu bölge, Sur merkez ilçe olarak geçiyor. ‘Hz.Süleyman (Nasıriye veya Kale) Cami’, bir başka özel yapı. 1155-1169’a tarihli. ‘Ebul Kasım’ın hükümdarlığı dönemi. Şifalı suları ile ünlü.

‘Şeyh Muhtari (Mutahhar) Cami’ farklı bir mimari tarz sergiliyor. Meşhur minaresi, camiden bağımsız gibi yapılmış. ‘Dört ayaklı minare’ deniyor. Kare planlı ve dört mezhebin temsili söz konusu. 1500’lere tarihli ve Akkoyunlu Hükümdarı ‘Kasım bey’ dönemi inşası.

15. ve 16. Y.Y.’lara tarihlenen Nebi Cami;Safa Cami, Hüsrevpaşa Cami ve bir Mimar Sinan eseri olan Behrampaşa Cami, şehirde sıradaki eserlerden. Yanı sıra; Fatihpaşa, İskenderpaşa ile Melek Ahmed camileri de, tarihsel anlamda önemli.

Gelelim bu çok halklı kentin kiliselerine. İlkin ‘Meryem Ana’! 3.Y.Y. deniyor ancak altta İ.Ö. bir tapınak kalıntısı var. Üç avlulu yapıda, kütüphane, patrik konutu, lojman ve misafirhane yer alıyor. Süryani Kadim Yakubi Mezhebi Kilisesi.

‘Mar Petyun Keldani Katolik Kilisesi’ne, St. Antoine’de deniyor. Başka bir şık yapı.

‘Surp Giragos Ermeni Ortodoks Kilisesi’nde, aynı anda üç bin kişinin ibadeti söz konusu. Bu listenin sonuncusu da; halk arasında Kara papaz olarak da adlandırılan, St. George. Daha küçük çaplı olarak da ‘Surp Sarkis’ ve diğerleri sayılabilir.

Diyarbakır, eskiden beri bakırcılık ve ipekçilik merkezi. Bu geleneksel tavır günümüzde de sürmekte. Anı olarak ünlü ipek şallardan alabilirsiniz; renk renk. Ve sayısız bakır ürün; çeşit çeşit. Bir diğer ünlü de örgü peyniri. ‘Peynirciler Pazarı’nı ziyaret edin derim.

Merkez dışını da rotalarına alacaklara, Eğil yakınlarında ‘Kral Kızı’ baraj gölünde tekne turu tavsiye edilir. Bir mavi turelbette değil ama, deneyebilirsiniz. Buraya gidenler ek olarak; dokuz peygambermezarının olduğu söylenen yeri de ziyaret edebilirler. Ayrıca yakında, Asur mezarlığı olduğuna inanılan bir yer daha var.

Diyarbakır, eskiden beri bakırcılık ve ipekçilik merkezi. Bu geleneksel tavır günümüzde de sürmekte. Anı olarak ünlü ipek şallardan alabilirsiniz; renk renk. Ve sayısız bakır ürün; çeşit çeşit. Bir diğer ünlü de örgü peyniri. ‘Peynirciler Pazarı’nı ziyaret edin derim.

Merkez dışını da rotalarına alacaklara, Eğil yakınlarında ‘Kral Kızı’ baraj gölünde tekne turu tavsiye edilir. Bir mavi turelbette değil ama, deneyebilirsiniz. Buraya gidenler ek olarak; dokuz peygambermezarının olduğu söylenen yeri de ziyaret edebilirler. Ayrıca yakında, Asur mezarlığı olduğuna inanılan bir yer daha var.

Yine bir simge; ‘On gözlü köprü’. ‘Nizamüddevle Nasr’ dönemi. ‘Mervaniler’in 1065’de yaptırdığı eser. Şehrin giriş kontrol noktasının başlangıcıymış. Şu an ki merkeze 3. Km. mesafede. Aslan ve taşçı kabartmaları ile öne çıkan köprü; 178 m. Eskiden on bir gözlü olduğu ve bir tadilat sonrası, bir gözün yitirildiği belirtiliyor.

Şarkılara da konu olan ‘Malabadi Köprüsü’de, bu coğrafya da; Silvan ilçesinde. 41 m. civarındaki sivri ana kemer açıklığı; dünyada ayakta kalmış taş köprüler içinde ilk sırada! ‘Timurtaş İlgazi’ tarafından yaptırılan köprü; 1147’ye tarihli.

Son olarak; bir ‘Artuklu’ eseri ‘Haburman Köprüsü’. Merkeze 90 km. mesafede, 1179’a tarihli. 106 m. uzunluktaki köprü, hükümdar ‘Emir Necmüddin Alpi’nin kızı ‘Zübeyde Hatun’ tarafından inşa ettirilmiş.

Artık son notlar; Diyarbakır’a ilişkin. Ulu Önderimizin 1917’de bir süre kaldığı, 1926’da da kendisine hediye edilen ‘Gazi Köşkü’ görülmeli. Alışveriş için, Ulucami’nin hemen arkasında olan ‘Hasan Paşa Hanı’ idealdir. 1572 tarihli. Yanı sıra; 1638 tarihli ‘Hüsrev Paşa Hanı’ ve şifa merkezi olarak bilinen ‘Sülüklü Han’da rotanızda olsun.

Binlerce yıla varan tarihi, kültürü özetlemeye çalıştık. Daha fazlası da var.

Son olarak; Ocak, Mart, Mayıs ve Eylül ayları, Diyarbakır için festival ve kutlama aylarıdır. Aklınızda bulunsun.