Tarih sahnesinde sayısız özellikler, farklılıklar; ve ‘ilk’ler?

ASSOS

Coğrafyası neredeyse hiç değişmemiş ama!

Bir tarafı denizden 236 m. yukarıda; ama bir liman kenti! Diğer yandan denize sıfır, doğal olarak! İlginç olan bu yapı, coğrafik olarak küçük değişimler gösterse de günümüzde de aynı!

Yükseltili bu arazi yapısına, ne hayatlar ne yerleşimler sığdırılmış; bin yıllarca!

Assos… İ.Ö. 6.Y.Y.’a dayanan tarihi ile ülkemizin en önemli antik kentlerinden. Pek çok ‘ilk’i barındırıyor.

‘Arkaik Çağ’da, Anadolu topraklarındaki ilk ‘Dor’ düzenli tapınak burada örneğin.

‘Athena’ya adanmış! ‘Athena’; Assos’un koruyucu tanrıçası! Bilgelik, sanat ve barış ile özdeş! Tabi daha pek çok özellik var; inanışa göre…

İ.Ö. 540-530’a tarihlendiği düşünülen tapınak; andezit taşından yapılma? O dönemde diğer tapınaklar, mermerden oysa? Yine o dönemde hep ‘Ion’ düzenli tapınaklar yapılırken, bu topraklarda ilk olarak ‘Dor’ düzenli tapınak niye? ‘Antik Yunan etkisi’ diyenler çoğunlukta. Ama ilklerin her zaman bir sırrı, bir hikayesi vardır. Şu ana dek bu ortaya çıkarılmamış?

14 m. x 30 m. ebadındaki tapınak, 6 x 13 adet ‘Dor’ düzenli sütun sırtında yükselmiş!

Assos’un kurulumuna ilişkin iki farklı bilgi var.

 

Dolayısı ile iki farklı tarih. Kimileri, İ.Ö. 6.Y.Y.’dan daha önce, 8. veya 7. Y.Y.’da, Lesvos’dan, yani hemen karşıdaki Midilli adasından gelen ‘Methymna’lıların ilk kuruluşu gerçekleştirdiklerini söyler?

Lesvos’dan gelenlerin, ‘Aiol’ kolonileri olduğunu söyleyen kaynaklarda var!

İ.Ö. 6. Y.Y.’ı işaret edenler ise; ‘Mysia’lıların ve ‘Leleg’lerin burada ilk yaşayan topluluklar olduğunu öne sürüyor?

Tarihin akışında, elbette çok farklı egemenlikler yaşam bulmuş burada! Lidya’lıları, Pers’leri, Frig’leri görüyoruz! Makedon’lar, Pergamon Krallığı, Roma ve Bizans hakimiyetleri var devamında!

Assos; her anlamı ile özel! Denize doğru teraslar halindeki yapılaşmada üst taraf soylulara ait; her zaman olduğu gibi. Alt taraf ise halka…

Kentin ‘agora’sı, ‘gymnasion’u ve ‘tiyatro’su da altta! Hatta tiyatro neredeyse denize sıfır!

İlk tiyatronun 5 bin kişi kapasiteli olduğu düşünülüyor. Depremler tabi ki bu doğanın vazgeçilmezi.

İ.Ö. 3.Y.Y.’a tarihli tiyatronun yıkılmış büyük bölümü; sonra tekrar inşa edilmiş!  Kapasite düşmüş ama; 2 bin beş yüz kişiye!

1800’lerin sonlarına doğru, kente dair ilk keşif de tiyatroda!  Yaklaşık 100 yıl sonra Türk kazı ekipleri tarafından gün yüzüne çıkarılmış. Oturma gruplarında taşlara oyulmuş çeşitli meslek gruplarının isimlerine rastlanmış! Bir çeşit kombine sistemi!

Doğal bir kayaya oyulan yapı; günümüzde bin beş yüz kişi kapasiteli ve kimi organizasyonlarda hala kullanımda!

Yanı başınızda deniz ve sahnede oyuncular! Düşünsenize nasıl da sihirli?

Tiyatronun Roma döneminde değişiklikleri etkili! İlk sıralar sökülmüş ve seyirci sıraları yükseltilmiş. Olası,  gladyatör ve vahşi hayvan gösterileri için…

‘Agora’da özel Assos da! Dor düzenli iki stoanın çevrelediği yapının çatısı kapalı; tenteli.

Kışın yağmurdan, yazın güneşten korunmak amaçlı. 150 m. x 60 m. ebadındaki agorada, stoaların 2 hatta 3 katlı olabileceği düşünülüyor? İ.Ö. 3. veya 2. Y.Y.’a tarihleniyor! Helenistik döneme tarihlenen, bir agora tapınağının varlığından da söz ediliyor?

Yine yakın yüzyıllara tarihlenen ‘Gymnasion’, 32 m. x 40 m. ebadında.

Bölge kararlarının verildiği meclis binası ‘Bouleuterion’da, Helenistik dönem inşası!

Kimilerine göre İ.Ö. 4.Y.Y.’a tarihli ve bir ilk!  Şu ana dek Anadolu topraklarında bulunabilen en eski meclis binası! Tek katlı, 20 m. x 21 m. ebadındaki yapı; çevrede bulunan kitabeye göre, hayırsever bir çift tarafından masrafları ödenerek yaptırılmış!

3 bin 2 yüz metrelik uzunlukta kent çevresi! Ve 20 m. yükseklikteki surlarla çevriliymiş!

İ.Ö. 4. Y.Y.’dan itibaren oluşmaya başlayan bu yapının aslında temel koruyucuları, kentin giriş kuleleri!

Assos’un iki ana kapısı var. Doğu’da ve Batı’da… Yani, altta ve üstte. Özellikle kentin üst kapı girişlerinde, 14 metreye ulaşan devasa kuleler hayli görkemliymiş ve tabi bir o kadar da güvenli!

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinin Behramkale köyü burası. Kuzey Ege’nin en özel yerleşimlerinden.

Assos’u, 22 yıl boyunca gün yüzüne çıkarmak için çabalayan müthiş arkeolog Ümit Serdaroğlu’nun ve tabi çalışma arkadaşlarının emekleri unutulmaz!

Elbette daha sonra bayrağı devralan Nurettin Aslan ve ekip arkadaşları da, son derece değerli. Emeklerine,  yüreklerine sağlık.  Pek çok bilgiyi onlar sayesinde öğreniyoruz!

Assos’da ilk kazıların başlama süreci ise, gerçekten ilginç? 1838-40 yıllarında, başka antik kentlerimizde de karşımızda olan ‘Charles Texier’, Anadolu’daki eski eserleri içeren 3 ciltlik kitabını, ‘2. Mahmut’a hediye eder. O’da karşılık olarak, Assos’da ki ‘Athena’ tapınağının kabartmalı bloklarından bazılarını verir. Sonrasında bu eserler ‘Louvre Müzesi’nde görülür.

Ses getirmiş olacak ki; Amerikalı iki genç mimar, yaklaşık 50 yıl sonra, tapınağı incelemek üzere Assos’a gelirler! Araştırmaları sonrası yazdıkları rapor etkilidir. ‘Amerika Arkeoloji Enstitüsü’ bilimsel çalışma kararı verir ve harcamaları üstlenir! Pek çok ilgiliyi de görevlendirir! Böylelikle kazı çalışmaları start alır.

Hikayenin devamı değişmez! Tapınağın kutsal heykeli Amerika’ya götürülmüş. Esasen Assos’a ait buluntuların büyük bölümü, ‘Boston Müzesi’ ve ‘Louvre Müzesi’nde! Çok azını ‘İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde görmek mümkün! Yine bir kaybediş kısaca!

‘İlyada’ destanında ‘Pedasos’ olarak adlandırılan yerin, burası olduğu düşünülüyor! Yanlış olma olasılığı elbette var!

Kesin olan bir bilgi var ki Assos’a dair; hayli ilginç? Kentin bir süre dönemin bankeri ‘Euboulos’un eline geçtiği ve sonrasında O’nun kölesi ‘Hermias’ tarafından yönetildiği? Buradaki ilişkiler yumağı gerçekten enteresan!

İ.Ö. 365’e tarihlendiği düşünülen Frigya- Pers savaşı sonrasında, ‘Bitinya’lı banker ‘Euboulos Atarneus’ Assos’a hakim olur! Bir süre sonra da, ‘Euboulos’un kölesi ‘Hermias’ başa geçer!

Platon’un öğrencisi olan ‘Hermias’, felsefenin büyük ismi ‘Aristoteles’i Assos’a davet eder, zaman diliminde.

İ.Ö. 348’de buraya gelen ‘Aristoteles’ üç yıl yaşar ve bir felsefe okulu kurar!

Diğer taraftan bu süre zarfında da, kralın kızı ‘Pythias’ ile büyük aşk yaşar ve evlenir! Devamında da başka hikayeler vardır!

Assos’da çok başka özellikler var kuşkusuz! Sönmüş bir volkan tepesi üzerinde kurulu yerleşim, andezit kayalıklarla sarılı! Bu anlamda taş ustalığı öne çıkmış. Assos taşı denilen son derece sağlam bu malzeme ile yapılan eserler var. Lahitler, en özellerden. Yıllar boyunca Assos’lu taş ustalarının yaptıkları lahitler, çevre bölgelerde alıcı bulmuş?

1981’de nekropolün ortaya çıkarılmasıyla elde edilen bilgiler arasında ilginç detaylar söz konusu?

Ölüler yakılıp küplere konarak saklanmış ilkin? Sonraki dönemlerde, cenin pozisyonunda yerleştirmişler ölüleri küplere?

Ve lahit yapımı ile, onları kullanılmaya başlamışlar…

Bulunan lahit mezarlar, İ.Ö. 4.Y.Y ile İ.S. 1.Y.Y. arasına tarihleniyor.

Assos’un ilk’leri biter mi? Batı Anadolu’da, en erken Hristiyanlığı kabul eden yerleşim!

Roma döneminde büyük gelişme gösteren, sonrasında Bizans döneminde de bunu devam ettiren Assos; bir piskoposluk merkezi olmuş!  ‘Makhramion’ ismini almış, bu dönemde!

İ.S. 3.Y.Y.’da önemini kaybetmeye başlamış kent. Devamında görülen Türk hakimiyeti ile sona doğru yaklaşmaya başlamış. İ.S. 7.Y.Y.’da da tamamen yaşamın bittiğini görüyoruz.

Assos, pek çok yaşanmışlığı ile ülkemizin çok önemli tarihi değerlerinden!