Seks, eğlence, şatafat dolu bir yaşamın hazin sonu!

POMPEI

Sırları;  bugün bile tartışmaya açık!

Bu kez gittiğimiz kentte; müthiş cadde ve sokaklar, müzeler, galeriler yok. Dram var. Nefis tablolar, heykeller, klasik, neo-klasik ya da modern eserler de yok. Hüzün var. Cafeler, barlar, restaurantlar, yer bulmaya çalışanlar, fotoğraf çekenler, bir yere yetişmeye çalışan, koşturan bir güruh da yok. Acı var. Müzikholler, tiyatro ve sinemalar, sergiler, güzel kadınlar, yakışıklı erkekler de yok. Ölüm var.

Çok ilginç bir yerdeyiz. Pompei burası! Binlerce yıl gömülü kalan, rastlantı eseri ortaya çıkan bir kent. 23 Ağustos 79. Sterminator. Herkes O’nu ‘Vezüv’ (Monte Vesuvio) olarak biliyor! Ortaçağ’da adı; ‘Cehennemin bacası’. Napoli’nin güneydoğusunda, 1.280 m. yüksekliğinde. İçin için kaynıyor! Pompei halkı alışık. Zira zaman zaman yapar bunu; Sterminator. O günün farkı, ardı ardına depremlerin, kenti sarsması. Arada ki patlamalar da sıradan, Pompei’liler için; sinirlenen tanrıların tavrı; onlara göre!  Ama, 23 Ağustos 79; farklı.  Aralıklarla 2 gün süren bir püskürme, beraberindeki gaz sızıntısı; Pompei ile yanı başındaki Herkulaneum kentini yok ediyor! Kısa zamanda, zehirlenip ölen insanları, 10 m. kalınlığında, lav, balçık ve kül tabakası kaplıyor!

18 km2’lik alanda, anlatılanlara göre 16 bin kişi ‘taş’ oluyor. Kurtulan yok! O gün Vezüv’ün püskürttüğü kül bulutları, Suriye’ye, Mısır’ dek ulaşıyor! Uzmanlara göre, püsküren duman, soğuk hava ile temas edince, taşlaşıyor. Süngertaşı halini alıyor ve 200 km hızla yol alıp, öldürücü bir nitelik kazanıyor. Vezüv’ün, felaket sırasında, 100 milyon’dan fazla süngertaşı fırlattığı rivayet ediliyor.

Jeologlar;  yüzyıllar sonra insanların toprak altından öldükleri anda ki duruş biçimleri ile gün yüzüne çıkışını; kükürt gazından ölmeleri sonrası, cesedi saran volkanik tuzun ve lavın sertleşirken kalıp halini alması, ceset içeride 

çürürken, kalıbın donması ve bozulmadan kalması olarak açıklıyorlar!

Anlatılanlar da, ifadeler de farklı. Çok da normal. Olayı yaşayan, tanık olan, kimilerine göre kurtulan? Pliny ya da Plinly isimli bir kentli; zaman içinde, tarihçi Tacitus’a yaşananları, bir mektup ile anlatıyor. Olayı, öğrenme sebebimiz bu!

Denen o; ki 23 Ağustos’da, Pompei’de, iki farklı tören var. Biri, Augustus’un ölüm yıldönümü, diğeri de şehrin koruyucu ruhlarının anılması. Ondan dolayı, yanan çok sayıda yağ kandili ve mum. İşte püskürme ile beraber yaşanan depremlerde, bunların devrilerek yangına sebep olması da, felaketi körüklüyor!

6 saat boyunca hiç durmadan devam eden bu ‘yağmurun’, 12 farklı katmana sebep olduğu da söyleniyor! Bilgiler elbette çok farklı, kimisi dikkate alınmalı, kimisi de alınmamalı belki! Olayın tarihi de, gün yüzünü çıkarılışı da çok eski ama en önemli nokta; ikisi arasında da yüzlerce yıl var! Ve kaynak sıkıntısı!

Biraz bakalım yerine, sonra dönelim tarihe… Pompei; Napoli’nin dibinde ve oraya bağlı. Buraya ait bazı bulgular da, Napoli müzesinde.

UNESCO Dünya mirası listesinde, her yıl 3 milyon civarında turisti ağırlamakta! Burası, İtalya’nın Campania bölgesi. Napoli seyahati yapacakların, kaçırmaması gereken bir yer! Konaklama, yeme-içme  ve alışveriş, Napoli’de çözülecek. Doğrudan ulaşım sıkıntılı; turlara bakmak lazım! 7-8 saat yeterlidir burayı tam anlamıyla yaşamak için! Ölüm anındaki halleri ile bir anlamda ‘donan’ insanları, cam fanusların ardında görürken, tapınaklar, pazarlar, resimler, mozaikler; sizi bekler! Görülmeye değer! 40 hektarlık kazı alanının, 12 hektarlık alanı ziyarete açık. Ama, şaşırma sakın; toprağın altında, çıkarılmayı bekleyen bir bu kadar alan daha var!

Vezüv’ e gelince. 4 milyona yakın kişi günümüzde, buraya yakın yaşamını sürdürmekte. Her gün, binlerce turist de,  ziyaret etmekte! Zirvedeki 650 m. genişliği ile krater ve sızan sülfür dumanı, resim olarak özel. Ötesinde;  aşağı doğru bakıldığındaki manzara; çok fena! Tabi hava soğuk,  rakım’dan dolayı! Zirveye 200 m. mesafeye dek turistler gelebiliyor. 1995’de Vezüv Ulusal Parkı kurulmuş.  2 bin yıl’da bir patlar derler; Vezüv için. 60 yıldır ise, hiç sesi çıkmıyor. Bilim insanları; uyumuşta olabilir, patlayabilir de diyor!

Hadi biraz eğlence. Genelevleri özel buranın! Pompei, bir liman kenti aslında. Şu an bir vaha’da bulunsa da! Tektonik hareketler, burayı içerilere, ‘denizleri’ dışarılara taşımış! Deniz ticaretinin en önemli bölgelerinden, kaptanların, tayfanın vazgeçilmezi Pompei.  Genelevlerde; ‘pozisyona’a göre iş bekleyen ve bunu dışarıda bir mozaik ile, ‘müşterilere’ anlatan bayanlarıyla ünlü.

Seks, hep önemli burada. Şatafat; ön planda. Eşcinsellik, üst düzeyde. Roma İmparatoru Caligula, mesela kız kardeşine aşık, biliniyor! % 60 asil, % 40 köle bir toplum. Kazançlar,  fazlasıyla yeme- içmeye, görkeme ve sekse yatırılıyor. 

Bu bereket! Evlerin kapılarında,  erkek cinsel organı ile, tasvir ediliyor! Felaketin;  ‘azgınlığa’ tanrıların cevabı olarak düşünülüyor!

6 veya 7. Y.Y’da, Osci’lerin kenti kurduğu, söylenmekte. Pompe; onların dilinde 5 demek. İsmin, buradan geldiği ifade ediliyor. 5’in nasıl bir anlamı var; bilinmiyor!

Yüzyıllarca katmanların altında kalan bu felaketin izleri, 1594’de bir su kemeri için yapılan kazıda tesadüfen fark ediliyor. Bu tarihi, 1711 olarak kaydedenler de var. Ama asıl 1748 yılı önemli. Pek de iyi bir şöhreti olmayan ‘mezar hırsızı deniyor’ Carlo Borbone kazı çalışmalarını başlatıyor. Anlatılanlara göre yıllar içinde farklı isimler, kazı çalışmalarında bulunuyor. Bomenico Fontane, Rocgue Joaguin ve Giuseppe Fiorelli gibi. Belki de hepsinin ayrı ayrı emeği var! Kazılan bölgeleri alçı ile doldurup, sonra kalıplarını alıyorlar. Ceset ve objelerin kusursuz biçimde çıkarılmasının sebebi bu.

Evet, geldik hikayenin sonuna. Pompei’yi en çok kimler seviyor? Napoli’liler tabi… ‘Küller Pompei’ye, Eurolar bize’ diyorlar. Haklılar elbette. Her yıl milyonlarca ziyaretçi tüm ihtiyaçlarını buradan karşılıyor. Ülkemizden, Napoli’ye direkt uçuşlar var. Yolunuz buralara düşerse kaçırmayın derim. Pompei; özel!