Duvar yıkılmadan önce daha az bilinen ama duvar yıkılınca çok daha geniş kitlelere hitap edecek bir kent. Leipzig…
Almanya’nın Saksonya eyaleti… Burası gerçekten farklı…
Kıtanın en büyük tren garı burada; 1839’a tarihli! Yaya olarak dolaşmayı bırakın araçla etrafını dolaşmak zaman alır!
Ortaçağ mimarisinin kısmı esintilerine sahip!
Almanya’da ki en uzun tren hattı da burada kurulmuş; Dresden ile Leipzig arası; tabi döneminde…
İkinci dünya savaşı sonrası komünizm zamanı çok önemli kentler bunlar. Tabi o döneme işaret eden sokaklar, meydanlar, Leipzig’i zenginleştiriyor.
Ortaçağ mimarisinin kısmi esintilerine sahip kent; bu manada hem klasizmin hem de modernizmin öncü yerlerinden bir tanesi Avrupa’da…
Alın size bir başka özellik! 1907’lerde pamuk ipliği üretiminde Avrupa’da birinci…
Ortaçağda başlatılan ticaret fuarı halen devam eden fuarlar içinde dünyada sayılı!
1400’lerde kurulan ‘Leipzig Üniversitesi’, Alman Hukuk tarihinde bir öncü! Böyle uzar gider bu kente ilişkin özellikler…
1989’daki Pazartesi gösterileri?
Komünizm rejiminin bitirilmesi için ilk hareketler; ‘Nikolai Kilisesi’nde edilen dualar sonrasında ‘Karl Marx’ meydanında başlamıştır! İşte bir başka özellik daha…
Kentin adının, Lipsk’ den gelmekte olduğuna inanılır. Ihlamur ağaçlarının yeri anlamında…
Bu kenti keşfetmek; yaşamak lazım… Neden? Çok basit bir cevabı var!
Hikayeleri çok fazla!
Eskiden ülkemizden bu kente direkt uçak seferleri yoktu! Artık var. Ancak kısıtlı; takip etmek lazım… Havalimanı kente yaklaşık 18 km. uzaklıkta…
Şehir içi ulaşımda otobüs, tren, tramvay kullanılabilir.
Elbette özel araç da kiralanabilir. Bisiklet, başka bir seçenek! Burası için vazgeçilmez ulaşım aracı. Tabi mevsimine göre…
Mevsim deyince tabi soğuk bir iklim var Almanya’da. Yaz ayları tercih edilmeli bence bu kenti ziyaret anlamında!
Ve bu ayları tercih ederseniz; mesela Mayıs’da ‘Richard Wagner’ Haziran’da ‘Bachfest’; Eylül’de ise ‘Mendelsonh fest’ ve yine Eylül’de ‘Schuman’ festivallerine katılmanız olası!
Leipzig’i komple tanımak içim yaklaşık bir haftanızı buraya ayıracaksınız. Bu gezi tamamen bir kültür gezisi olarak aklınızda kalacak. Festivallerin yanı sıra müzeler, kiliseler, katedraller, sanat merkezleri rotanızda olacak…
‘Yok bence eğlence adamıyım’ diyenler içim pek uygun bir kent değil!
O zaman hayvanat bahçesine gidelim?
Çünkü buradaki 19.Y.Y’a tarihli ve enfes fotoğraflık!
Çok özel bir resim koleksiyonu kentte müzede ziyaretçilerini bekliyor!
Alışveriş anlamında kısmi sorunlar var! Çok özel bir hediyelik bulmak zor mesela!
Konaklamak için ünlü tren istasyonu civarında sayısız seçenek var. Hostel’ler de burada!
Pek çok bina komünizm rejimi sonrasında yenilenerek modern çağa uygun hale getirilmeye çalışılmış ama hala sınırlı sayıda!
Şimdi söyle söyleyelim; eski komünist rejiminden kurtulan her hangi bir kente gittiğinizde bu tablo ile karşılaşmak olası! Neredeyse kilometrelerce uzayan yatay yapılar; aynı biçim mimari ve tabi genelinde modernizme aykırı bir yapı bileşeni! İşte bunu kısmen hala burada da görmek olası! Tabi ki yıllar içinde Leipzig’de modern mimarinin nimetlerinden yararlanır olmuş!
Kent, ‘Germen İmparatorluğu’ döneminde; ‘Via Egia’ ile ‘Via Imperi’ ticaret yollarının kesiştiği noktadaki kuruluşu ile bu coğrafyanın özel ticari merkezlerinden biri!
12.Y.Y.da her yıl yapılan iki ayrı pazara ev sahipliği yapmış!
Yüzyıllar içinde ticaretin, eğitimin, bilimin yükselişi ile beraber bir kültür ve müzik merkezi olmuş!
2. Dünya savaşı sonrası Almanya’nın ikiye ayrılması ile önemini kaybeden Leipzig; Berlin duvarının yıkılışı ile eski görkemli günlerine dönmeye başlamış! Kentteki yapılar için ortak görüş ile çok ciddi bir resterasyon çalışması başlatılmış!
Ve Leipzig mutfağı! Bu masada çok özeller var! Geleneksel ‘Saksonya’ mutfağının dişe dokunur lezzetleri; mesela ‘Madler pasajı’nda tadılabilir!
Manastır sokağı ve çevre meydanlarda sayısız pub, bar sizleri bekler… Elbette milli içki bira ve buna eşlik eden sosisler, şinitzeller, patates ve farklı soslar…
Soğan çorbası buraya özel; mutlaka tadın.
Eski Pazar… Rönesans döneminin etkileri ile Belediye binasının yer aldığı meydan! Turistler de, yerel halk da burada buluşur!
Kentte görülmesi gereken en özel yer kuşkusuz ‘St. Thomas Kilisesi’. Bir görüşe göre daha önce var olan bir yapının üzerine inşa edilmiş. Bu örnekleri çokça görürüz tarih sahnesinde. Ancak buranın mimari özelliği dışında çok başka özellikleri de var.
Ünlü müzisyen ‘J. Sebastian Bach’, 1723 ile 1750 arasında burada görev almış; yaklaşık 10 yıl burada çalışmış, koro şefliği yapmış. Hemen yapının önünde bir heykeli var… Sonrasında ölümü ile kemikleri buraya nakledilmiş!
Bu kilisenin karşısında bir ‘Bach Müzesi’ var! Ünlü müzisyene atfen kimi eserler burada sergilenmekte! 16.Y.Y. mimarisi ile oluşturulmuş; ama sonraları ‘Henricch Bose’ tarafından barok tarzda yenilenmiş! 1970’lerde de müzeye dönüştürülmüş!
Protestanlığın kurucusu Martin Luther King’de burada vaaz vermiş.
Leipzig’de en iyi fotolar, tabi yukarıdan Panorama Tower’ den çekilir. 143 m yükseltide 31. Katta…
Bu kente ait anlatacaklarımız bunlarla sınırlı değil. Kentte ilişkin notlar sonsuz…
Mesela; klasik müzik dâhisi ‘Mendelson’un evi de burada!
Başka bir özellik; kentin en eski resteurantı; ‘Aurbachs Keller’! Artık bir müze elbette…
Daha ne hikayeler var!
‘Goethe’ çok önemli biri değil mi? Lepzig’de bir mekana gelir ve orada zaman geçirirmiş!
Napolyon’a karşı yapılan bir savaşın anıtı! (Milletler Savaşı Anıtı) Leipzig’de… Mutlak görülecek!
Kısaca bizim gibi gezi tutkunlarının mutlaka görmesi gereken bir yer! Yaşayacak görecek gezecek çok şey var burada!
Leipzig; benim için favori; sizi bilemem?