İzmir- Salihli yolunu özellikle gece kullananlar, ışıklandırılmış nefis bir tablo ile karşılaşacaklar. Gündüz geçenlerde kısmen tanıklık edebilir ama; gecesi bir başka.
Lidya Krallığının başkenti burası; ‘Sardes’…
Pek çok kalıntı, kenti kazan Amerikalılar tarafından yurt dışına götürülse de kalan eserler özel. Ama kentin hikayesi çok daha özel…
Üç bin yıllık bu yerleşimin adı kimi kaynaklarda ‘Sard’, Lidya dilinde ‘Sfard’, Yunancada ‘Sardeis’, Farsçada ise ‘Sparda’.
‘Paktolos’ çayının yakınında kurulmuş olan ‘Sardes’, tarih sahnesindeki en zengin kentlerin başında geliyor. Temel sebebi, akan çayın bir biçimde getirdiği altın tozlarının çıkarılarak işlenmesi ve ticarette kullanılması… Asıl hikaye bundan sonra başlıyor. Zaman içinde ticari hayat o denli gelişiyor ve zenginlik yükseliyor ki; dünyadaki ilk para burada basılıyor. Ticari yaşamda takas usulü terk ediliyor!
Çocukluğumuzda dinlediğimiz masallarda adı geçer; ‘Karun gibi zengin’ deyimindeki ‘Karun’! rivayete göre ‘Sardes’ ile alakalı…
Kral ‘Kroisos’, bazı kaynaklarda ‘Krezüs’, işte bu ‘Karun’! O denli zengin bir hükümdar! Dolayısı ile O’nun dönemi uygarlığın en zengin olduğu dönem!
Manisa’nın Salihli ilçesine 7 km. mesafedeki ‘Sardes’ başka pek çok özelliği ile de ortaya çıkar.
Dünyanın en büyük tapınaklarından biri olan Artemis Tapınağı da burada inşa edilmeye başlanmış, ama hiçbir zaman bitirilememiş. Dönem yine ‘Kroisos’ dönemi. Ion düzenli, değişik zamanlarda farklı mimari yaklaşımların uygulandığı yapı her şeye rağmen 800 yıl boyunca kullanılmış.
Mezopotamya dışındaki en büyük savunma duvarı da ‘Sardes’te.
Çıkan eserlerinin bir bölümünün New York Metropoliten Müzesi’nde sergilendiği ‘Sardes’in bir başka özelliği; iki ayrı dinin burada buluşması.
Kudüs’te bulunan, günümüze kalan ağlama duvarı ile bilinen Süleyman Tapınağı; dünyadaki en büyük sinagog! Ondan sonra gelen, bazı kaynaklara göre Suriye’deki Dura Europos, bazılarına göre ise Babil’deki Kerpiç Sinagogdan sonra dünyadaki 3. büyük sinagog da burada. O nedenle Yahudiler için çok önemli bir merkez.
Daha da ötesinde Yahudiliğin en önemli kollarından olan Seferad ( Sepherad ) kolu ‘Sardes’te doğmuş. Biz onları hep İspanyol kökenli olarak bilirdik. İspanya’ya buradan göçmüşler.
I.O. 215-212 yılları arasında yapıldığı düşünülen sinagog, 10 bin kişilik Yahudi cemaate hizmet vermiş döneminde.
50 x 14 m. ebatlara sahip 14 sütunlu yapıda, dört ayrı köşedeki sütunlara yukarıdan bakıldığında bir kalp şeklinin ortaya çıktığı rivayet edilir?
Üç kapılı girişten ortadan hahamlar, sağ ve soldan erkek ve kadın cemaat ayrı ayrı girermiş ibadet için.
Bin kişi kapasiteli yapının Havuzlu Salon olarak adlandırılan bölümündeki havuzda, evlenecek bayanlar yıkanıp günahlarından arınarak müstakbel eşlerinin yanına giderlermiş.
Mekan, ibadetlerin yanında nikah törenlerine, kimi zaman halkın sorunlarına çareler arayan toplantılara da ev sahipliği yaparmış.
Zemindeki mozaikler bugün dahi görülebilir. Çeşitli figürlerin yanı sıra sinagog inşasına destek sağlayanların isimleri de bu mozaiklerde gizli!
Sardes’te I.S. 5. veya 6. Y.Y.’larda inşa edildiği düşünülen bir başka sinagog daha var!
Şimdi gelelim Hristiyanlık için önemine!
İncil’de adı geçen yedi kiliseden birinin burada olması söz konusu. Kilise kalıntıları görülebilir. Sonraki dönemlerde ikinci bir kilise inşası da bilgiler arasında!
Bu kutsal kent, Bizans döneminde çok uzun yıllar boyunca Patrikhanenin piskoposluk merkezi olarak görev almış. 1300’lerin sonlarında Patrikhane bu görevi bugünkü Alaşehir o zamanki adıyla Philedelphia’ya devretmiş.
Tüm bu oluşum içinde Roma dükkanlarını, 2500 yılı aşkın kullanılan ilk ticari yolu görme imkanı var! Mermer bloklarla kaplı Roma Caddesi 12 m. genişlikte. O dönemin koşullarında yaya ve araç trafiği düşünülerek düzenlenmiş!
Yanı sıra kütüphane, lahitler, latrina sütun ve sütun başları da görülebilir…
Ve gelelim kentin ayakta kalmış efsane eserine!
Tüm görkemi ile özellikle fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmezi. Gymnasium ve hamam kompleksi.
I.S. 2. Y.Y.’ da Roma İmparatoru Severus, İmparatoriçe Julia Domna ve oğullarına ithaf ederek inşa sürecini başlatmış. Ancak yapının 200 yıl sonra bitirilmesi söz konusu! 23 bin m2lik Gymnasium salt bir spor merkezi değil. Hamamları ve dinlenme salonlarını da içine alan devasa bir kompleks!
‘Sardes’in el değiştirmesi ve terk edilişi ile ilgili çok çeşitli söylemler var. Öncelikle Perslere karşı kaybedilen bir savaştan söz edilir. Diğer taraftan bölgeye dair Hitit’lerin, Trak’ların ve Sasaniler’in de bir dahli olduğu kanısı hakim.
Bunun yanı sıra Büyük İskender’in, daha doğrusu Makedon’ların, Seleoukus’ların, Pergamon Krallığının, Roma ve Bizans’ın hakimiyetleri de söz konusu! Fakat bu el değiştirmelerin kesin tarih ve kanıtları çok net değil!
Buraya özel aracınız ile ulaşacaksınız. Yeme içme imkanları mevsimine göre olsa da kısıtlı! Dikkatli olmalı. Olağanüstü büyük bir kent değil! Yarım gün çok çok rahat bir süre, kenti gezmeniz adına! Tabi bizim gibi çekim yapacaklar için süre uzayacaktır. Yaz sezonu tahmin edeceğiniz üzere oldukça sıcak, coğrafya gereği. Giysi anlamında da bunu göz ardı etmemek lazım!
Her neyse sihir dolu bir antik kent ‘Sardes’. Birçok ilkin ev sahibi! Tarih tutkunları mutlaka görmeli!